Kordon’da miting yapmayın ricası

İZMİRPUSLU bir başkent sabahını geride bırakarak denize doğru uçarken AKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Taha Aksoy’a rastlıyoruz.

Uçaktaki kalabalık gazeteci nüfusunu fark edince yanımıza geliyor.

Önce Başbakan’ın İzmir programından söz ediyoruz.

Ardından bu yazının manşetini hazırlayan diyalog geçiyor.

- Biliyor musunuz Kordon esnafı ne istiyor?

- Ne istiyor?

- Kordon’da siyasi parti mitingi yapılmasın diyor.

- Neden?

- Miting olunca içkili lokanta müşterileri kaçıyormuş!

Taha Aksoy’un ne anlatmak istediğini, itiraf edeyim ki Devlet Bahçeli’nin miting düzenlediği Gündoğdu meydanına komşu kafe-bara oturana kadar kavrayamadım. Çevre masalarda birkaç genç çift ile buzlu rakının lezzetini yudum yudum çıkartan üç orta yaşlı, yalnız hanımefendi vardı. Miting alanından İstiklal Marşı duyulunca hep birlikte ayağa kalkıldı. Ama MHP lideri meydana girene kadar ilgi yine azaldı. Dev ekranda ise MHP mitingi yerine Trabzon-Konya maçı açık kaldı.

İşte o zaman emin oldum ki, İzmir kararını çoktan vermiş.

Siyasetin gürültü patırtısına, reklamına propagandasına kulak vermiyor.

Büyük sürpriz olmazsa İzmir yine muhtemelen yüzde 51 oyla Aziz Kocaoğlu (CHP) diyecek.

Ama CHP, İl Genel Meclisi’nde yüzde 42 oyla başkanından daha düşük bir oranda kalacak.

MHP mitingine gelince... Gündoğdu meydanı TV ekranlarından tanıdık. Çoğumuz bu meydanın Cumhuriyet mitingindeki (2007) tıklım tıklım halini hatırlarız. MHP’nin böyle bir meydanı seçmesi (dolduramasa bile) siyasette artan iddiasını yansıtıyor.

Devlet Bahçeli İzmir’e göre çok daha coşkulu geçen Manisa mitinginde kısılan sesiyle... AKP’ye olduğu kadar CHP’ye de çatıyor, Osmanlı tokadı istiyor, "Ne AKP ne de CHP" diye haykırıyor, alkış alıyor.

İzmir’de bahardan avans güneşli bir gün daha siyaseti umursamadan bitiyor.

İyi ki Meclis’e girmişiz havası

ERGENEKON vesilesiyle 28 Şubat kadar 27 Nisan bildiri süreci de tartışmaya açıldı. Cumhurbaşkanı seçim turları sırasında geçtiği ileri sürülen bazı konuşmaların kayıtları MHP Genel Merkezi’nde de yakından izleniyor. MHP lideri, ilginçtir, o döneme ilişkin her yeni bilgiyi Abdullah Gül’ün seçimi için Meclis’e girme kararını haklı çıkartan bir gelişme olarak algılıyor. Devlet Bahçeli’nin yakın çevresinden aldığım izlenim şöyle:

"Abdullah Gül’ün seçimini önlemek için önce 27 Nisan bildirisi yayımlandı, ardından 367 kararı geldi. AKP seçimde bu sayıya ulaşamayınca kaos yaratılacağı, yeniden genel seçim zorunluluğu doğabileceği hesaplandı. Ama biz bu tehlikeyi gördük. Türkiye’yi sonu belirsiz maceraya sürüklemek isteyenlerle aynı safa düşmedik. 22 Temmuz’dan hemen sonra Cumhurbaşkanı seçimi için Meclis’e gireceğimizi açıkladık, tezgáhı bozduk."

Bahçeli’yi ve ses kasetlerini aynı anda dinleyince bu mantığa hak vermemek elde değil.

Ama insanın aklına şu soru gelmiyor değil:

- Ya MHP, Meclis’teki oylamada hazır bulunma kararı için birkaç gün beklemiş olsaydı... Acaba Başbakan Tayyip Erdoğan 22 Temmuz gecesi söz verdiği gibi Çankaya adayı için diğer partilerle ve sivil toplumla uzlaşma arar mıydı?

Ne yazık ki bu sorunun yanıtını hiç alamayacağız.
Yazarın Tüm Yazıları