Enis Berberoğlu: Kokteyli kınamak değil balıkçıya sahip çıkmak

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Bölgenin lider ülkesi konumundaki Türkiye'nin diplomatik becerisi komşu coğrafyada gözlenen yeni manevra ve tahkimat nedeniyle sınanıyor.

* * *

Nevruz'da Ankara Sheraton Oteli'nde verilen Kürt resepsiyonu anlaşılan Ankara'da ciddi bir rahatsızlık uyandırdı...

Her ne kadar Mesut Barzani'nin Ankara Temsilcisi Safin Dizai önceki gün çağrıldığı Dışişleri Bakanlığı'nda sadece KDP liderinin Ankara ziyaretinin ele alındığını söylese de Türkiye'nin açık mesajı kapalı kapılardan sızdı:

- Başkentin göbeğinde Kürdistan Büyükelçisi gibi davranma...

Zaten ANKA Ajansı'nın dün öğle saatlerinde geçtiği haberde benzer bir üslup ve yaklaşım başlıktaydı:

‘‘Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) hükümetinin Başbakanı Neçirvan Barzani'nin başkanlığındaki sekiz kişilik heyet, hafta sonunda Ankara'ya gelecek. Pazartesi günü temaslarda bulunacak olan heyetin hükümet ile görüşme talebinin reddedildiği öğrenildi. Barzani'nin başkanlığındaki heyetin Ankara'daki temasları, teknik düzeyde sınırlı tutulacak. Dışişleri Bakanlığı'nın Ortadoğu Dairesi yetkilileriyle görüşecek olan heyet, Irak'ın toprak bütünlüğüne verilen önem bir kez daha anımsatılarak, ‘Kuzey Irak'ın bağımsızlığı anlamına gelecek olan davranışlardan kaçınmaları' konusunda uyarılacak.’’

* * *

Türkiye’nin Kuzey Irak politikasına akıl erdirmek zaten çok zor... Daha 1991 yılında Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde ağırlanan, TC damgalı kırmızı pasaportlarla seyahatlerine izin verilen Kürt liderlere şimdi kızmak neden?

Hatta bu ülkede ‘‘Kuzey Irak'ta ulusal para birimi Türk Lirası olsun’’ tartışmaları en yüksek devlet kademesinde bile yapılmadı mı?

Kuzey Irak'ta vesayet altında kalacak, arka bahçe sayılacak bir devletin kuruluşunu sakıncalı bulmayan siyasilerin, diplomatların en küçük bağımsızlık sinyali karşısında kızıp küplere binmeleri abes değil mi?

* * *

Türkiye'yi rahatsız eden ikinci mesaj resepsiyon salonunda içki bardakları ve çerezle değil Sahil Güvenlik botlarının ağır silahlarıyla verildi... Ukrayna, kalkan avına giden Türk balıkçı teknelerine ateş açtı. Türk balıkçılarının canına kıydı.

Sorunun kaynağı belli...

Ukrayna nasıl Akdeniz'e ulaşmak için Türkiye Cumhuriyeti'nin boğaz geçişlerine muhtaçsa, kalkan balığının av sahası da Ukrayna'nın tek taraflı bir kararla 100 mil olarak ilan ettiği karasularında yatıyor...Zaten zaten koruma altındaki kalkan balığını Türkiye'den başka yiyen fazla ülke de yok.

Dolayısıyla Türk balıkçılarının kalkan peşinde Ukrayna karasularını ihlali sıradan bir suçtur...Nitekim, bu soruna çözüm bulabilmek amacıyla 1998 yılında Türkiye ve Ukrayna arasında bir komisyon da kuruldu.

Önceki geceki saldırı işte bu çerçevede ele alındığında vahimdir. Çünkü;

1) Balıkçı tekneleri balık avlarken değil seyir halindeyken vuruldu.

2) Kaçak balık avlamanın cezası ölüm olamaz.

Ne yazık ki balıkçıları öldürülen Türkiye'de Cumhurbaşkanı'nın ilk tepkisi, ‘‘Ukrayna bizim dostumuz, komşumuzdur. Bu münferit bir olay’’ cümlesinden ibarettir.

Oysa bizce diplomatik marifet elalemin kokteyline kızmakla kanıtlanmaz, kaçak balıkçı da dahil her vatandaşına sahip çıkıp korumakla sergilenir.

Yazarın Tüm Yazıları