Paylaş
Artık pek de küçük sayılmayan kızıma siyasi miras olarak Süleyman Demirel'i bırakma riski zaten asabımı bozuyor...
Bir de hazretler bu seçimin ahlaki ölçüsünü tartışmaya kalkmıyorlar mı, işte o zaman kelimin tepesi tam atıyor...
Mesela Çankaya'nın mahcup adayı, siyasi ilkeleriyle meşhur Sayın Mesut Yılmaz... Belli ki sayın lider çok rahatsız, dönen siyasi dolaplar vicdanını sızlatıyor. Bakın yine en az kendisi kadar liberal parti yoldaşlarına nasıl yakınıyor:
‘‘Ben (Mesut Yılmaz oluyor) Ecevit'e sadece ‘Arkadaşlarıma konuyu götüreceğim' dedim. Bu konuda herhangi bir mutabakatımız yoktur. Koalisyonu bozan taraf olmamak için değerlendireceğimizi söyledim ve kerhen destek verdim. İmza konusunda da hiçbir arkadaşıma baskı söz konusu olamaz.’’ (Radikal Gazetesi, 27 Şubat 2000).
Sayın Mesut Yılmaz kamuoyuna ‘‘pazarlık yapılıyor’’ hissini vermek istemiyor:
‘‘Değişiklikler bir paket halinde sunulunca bir ‘pazarlık yapılıyor' izlenimi doğabilir. Nitekim kamuoyunda öyle bir eğilim var. Paket halinde değişiklik böyle algılanırsa, yeni bir süreç başlar ve arkasından başka talepler gelebilir.’’
(Fikret Bila, Milliyet Gazetesi, 28 Şubat 2000).
* * *
Sadece meraktan soruyorum... Acaba Sayın Mesut Yılmaz ‘‘kerhen’’ ifadesinin sözlük anlamını tam biliyor mu?
Lütfen cüretimi hoş görün... Çünkü anlaması ve sindirmesi zor bir kelimedir. Mesela bendeniz ‘‘kerhen pazarlık’’ denilince, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 3 Aralık 1998 günü varılan uzlaşmayı hatırlıyorum.
Hangisi diye merak buyurduysanız, arşivimize birlikte göz atalım:
‘‘TBMM Malvarlığı Soruşturma Komisyonları'nın raporları dün TBMM Genel Kurulu'nda görüşüldü. DYP ve ANAP'ın daha önce vardığı uzlaşma gereğince DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ve Başbakan Mesut Yılmaz'ın Yüce Divan'a gönderilmesine gerek olmadığı kararına varıldı. CHP'nin Yüce Divan'a gönderme önergesi de sonuç vermedi.’’
‘‘İlk aklama oylaması Çiller hakkında yapıldı. Çiller'in, Yüce Divan'a sevk edilmesini isteyen CHP'li Tuncay Karaytuğ'un önergesi, FP, DYP, ANAP ve DSP milletvekillerinin oylarıyla reddedildi. Ardından yapılan Yılmaz oylamasında da beklenen sonuç çıktı. ‘DYP'liler her an anlaşmayı bozarak Yılmaz'ı Yüce Divan'a gönderebilir' iddialarının aksine uzlaşma devam etti ve Yılmaz da 299 milletvekilinin katıldığı oylama sonucunda aklandı. Oylamalardan sonra kuliste arkadaşlarıyla sohbet eden ANAP'lı İlhan Kesici, ‘Berat kandilinde her iki lideri de beraat ettirdik' dedi.’’
(Hürriyet, 4 Aralık 1998).
* * *
Demek ki Sayın Mesut Yılmaz kerhen vardığı her uzlaşmadan şikáyet etmiyor. Ezeli siyasi rakibi Sayın Tansu Çiller'le birbirlerini aklayıp siyasete devamda herhangi bir sakınca görmüyor.
Gece yarısı randevularında, ‘‘Bana bak, eğer mafya isen şimdi söyle, yoksa ebediyete kadar sus’’ pazarlığıyla kerhen verdiği ihalenin kokusu çıkınca şaşırıp kalıyor.
Galiba Sayın Mesut Yılmaz ‘‘kerhen’’ ifadesini kullandığında nüansını yakalamak gerek. İlk kategorideki ‘‘kerhen’’ durumlar, Mesut Yılmaz'a yaradığı için ‘‘seve seve’’ kabulleniliyor.
İkinci kategorideki hallerde ise Sayın Mesut Yılmaz'ın herhangi bir çıkarı bulunmadığından vicdanı kerhen kabarıyor.
* * *
Liderlik sanatı bu kadar ‘‘kerhen’’ uygulanınca...
Siyasi zombiler, kendilerini genç sanan acemileri suya götürüp susuz getiriyor. Olan benim küçük kızıma oluyor.
Paylaş