Paylaş
Önceki gün bu köşede El Salvador-Honduras arasında bir futbol maçı yüzünden patlak veren ve dört bin ölü, yüzlerce yaralıya mal olan savaşı örnek gösterdik.
Bildiğimiz kadarıyla tarihe geçmiş en kanlı ve abes futbol çılgınlığını hatırlatırken maksadımız İngiltere ve Türkiye gibi ülkeler arasında bu tür ilkel kan davasının güdülmeyeceği yönündeki inancımızı aktarmaktı...
Galiba meseleye fazla iyimser yaklaşmışız...
Türk ve İngiliz matbuatında atılan başlıklar. Leeds stadyumuna asılan ‘‘Türklere ölüm’’ pankartı, Türk işyerlerine düzenlenen saldırılar...
İşte tam bunları düşünürken, Oğuz Aral Usta aradı...
Söze yekten, ‘‘Yazdıklarına katılmıyorum’’ diye girdi ve ekledi:
- Kayseri-Sıvas maçını unutma...
Açıkçası unutmuştum, o yüzden arşive girip çalıştım.
* * *
17 Eylül 1967 pazar günü Kayseri stadında ev sahibi takım rakibi Sıvasspor'u konuk etti... Maç saat 16.00'da başladı, 20'nci dakikada Kayserispor golü buldu. 18 Eylül tarihli gazetelere göre, olaylar Sıvasspor tribününden yükselen aleyhte tezahürat ve atılan taşlarla başladı... Kayserili taraftarlar 5 bin kadar Sıvaslıya saldırınca statta büyük bir panik doğdu. Kaçmaya çalışanlar tel barikatlara takıldı, ezilenler oldu. Tabanca ve bıçaklar da çekilince Kayseri stadındaki facianın bilançosu yüksek çıktı: 38'i Sıvaslı toplam 40 ölü, 600 yaralı. (Hürriyet Gazetesi, 18 Eylül 1967)
Futbol kavgası yeşil sahadan olaya taraf kentlere sıçradı.
İki kenti birleştiren karayolunda barikat kuran Sıvaslılar Kayseri plakalı araçları çevirip ateşe verdi. Ertesi gün, yine Sıvas'ta Kayserililere ait 13 dükkán ve bir otel yakıldı, yerle bir edildi. 10 bin kişilik kalabalık daha sonra vilayet önüne yürüdü, topluca ‘‘Olur mu böyle olur mu, kardeş kardeşi vurur mu?’’ marşını söyledi. Vilayet meydanında ‘‘Kana kan isteriz, Kayseri'ye yürüyelim’’ sloganı da duyuldu.
Dönemin başbakanı Süleyman Demirel, büyük önem verdiği Rusya gezisini bir gün erteledi, Bakanlar Kurulu'nu topladı. Başbakan radyo konuşmasında, ‘‘Şuursuz tahriklerle devam ettirilmek istenilen bu hadisenin futbol tarihimizde tek kalmasını temenni ederim’’ dedi. Kayseri Valisi ve emniyet müdürü görevden alındı. Olaylar yavaş yavaş yatıştı.
* * *
İnsanın pek de hatırlamak isteyeceği türden olaylar değil...
Ama anlaşılan kendisine ‘‘Huysuz İhtiyar’’ lakabını uygun gören ustamızın maksadı farklı:
Türk futbol tarihindeki bu sevimsiz hatırayı canlı tutarak son talihsiz olayın gürültüye gitmemesini, yeterince tartışılıp futbolla ilişkili şiddet olaylarına karşı önlem alınmasını istiyor...
Son derece haklı bir talep... Çünkü ne yazık ki bu olaya karşı gösterilen duygusal tepkiler uçlarda dolaşıyor... Kimisi ‘‘İngiltere'den özür dileyelim’’ ölçüsünde utanç dolu, bazısı örtülü kulüpçülük yapıyor. Ne var ki bu tepkilere karşı çıkılırken, olayı kapatmaya çalışmak, ‘‘Bizim holiganımız, katilimiz iyidir’’ tuzağına düşmek anlamına da gelebilir.
Bizce doğru yöntem, futbol serserilerine layık cezanın eli bıçaklı fanatikler tarafından değil Türk adliyesince kesilmesidir... Hangi gerekçeyle olursa olsun, içimizdeki futbol canavarına yeni kurban verilmemelidir.
Paylaş