Paylaş
HADEP'in Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ile İlçe Sekreteri Ebubekir Deniz'in 25 Ocak günü iz bırakmadan kaybolmalarını takip eden gelişmeler bölgedeki kamu otoritesinin tepeden tırnağa sorgulanmasını gerektiriyor.
Çünkü bu topraklar, ‘‘En ücra dağın eteğinde otlayan atın düşmüş nalını gelip yakama yapışarak sorun’’ diye seçim kazanıp ülkeyi çetelere teslim edip faili meçhul mezarlığına çeviren büyük mütefekkirleri yetiştirmekle sabıkalıdır...
Ama yok artık öyle... Burası Türkiye...
Üstelik her tarafı, duymayan kalmasın.
* * *
Bilgi sahibi olmadan fikir yürütmemek açısından dün bölgedeki bazı yetkilileri aradık. Devletle vatandaş arasında bir türlü kapanamayan güven uçurumunda dolaşan dedikodulara kulak verdik...
Yetkililere sorup işin aslını öğrendik:
1) İdil'de bulunan ceset, namus cinayetine kurban giden bir çobana ait... Meselenin HADEP yöneticileri ile ilgisi yok.
2) Güçlükonak'ta 2 Şubat'ı 3'üne bağlayan gece çıkan güvenlik güçleriyle PKK'lı oldukları bildirilen grup arasında çıkan çatışmada ölen iki kişi HADEP yöneticileri değil... Aile isterse mezar açılacak, cesetler gösterilecek.
Bu iki dedikodudan da anlaşılacağı üzere olayda halkla ilişkiler açısından rötar var.
İki HADEP yöneticisinin Jandarma'ya girişleri 25 Ocak saat 14.00 suları... Ailelerin bu kişilere cep telefonundan ulaşamayınca telaşa kapılmaları aynı akşam. Cumhuriyet Savcılığı'na yapılan ‘‘Kayıp başvurusu’’ ertesi güne rastlıyor. Ne var ki ilk resmi açıklama ancak ayın 30'unda yapılıyor.
Oysa Şırnak'ın bölge deneyimi yüksek valisi meseleye daha ‘‘dedikodu düzeyinde’’ iken el koyuyor, OHAL'e yazıyor. Ne var ki bürokratik süreç uzuyor, Şırnak Valiliği'nin açıklaması gecikip 31 Ocak tarihine kalıyor.
Acaba, on yıldır bölgede faaliyet gösteren Şırnak Valisi'ne daha fazla inisiyatif tanınsa kamuoyunun bilgilendirilmesi daha hızlı gerçekleşmez miydi diye sormak lazım.
* * *
Bilinen son adresleri jandarma olan iki HADEP'linin karakola sıkça yollarının düştüğü de belirtiliyor... Dünkü görüşmelerimizde karakola her davet gerekçesinin sanıldığı gibi siyasi olmadığını da öğrendik...
Serdar Tanış'ın üç, Ebubekir Deniz'in iki kamyonu bölgenin neredeyse tek geçim kaynağı olan Irak'tan motorin ticaretinde çalışıyor... Jandarma bu ikiliyi arada sırada sıkıştırarak kaçak motorin ticaretiyle ilgili bilgi toplamaya da uğraşıyor...
Bütün bu bilgiler ışığında dört ihtimal var: 1) Tanış ve Deniz'i devlet kaybetti. 2) İki HADEP yöneticisi belirli bir taktik uyarınca kendiliğinden kayboldu veya örgütle ihtilafa düşerek tasfiyeye uğradı. 3) Bölgedeki varlığını yeniden kanıtlamaya çalışan Hizbullah eylemine kurban gittiler. 4) İki kayıp olayı trilyonluk motorin ticaretindeki çetelerin işi...
* * *
Aslında hangi ihtimalin gerçek olduğu bile önemli sayılmaz... Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Tanış ve Deniz'i bulup başlarına geleni açığa çıkarmakla yükümlüdür...
İki vatandaşının buhar olup uçup gitmesini önlemek devletin asli işidir.
Aksi halde o çok korkulan ‘‘siyasi bölücülüğe’’ müsait zemin bizzat devlet memurları tarafından yaratılmış olur.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘En büyük dileğim tıpkı M.Ö. 25 yılında Ankara'yı fetheden Augustus Sezar gibi Ahmet Necdet Sezer'in de günümüzde yolsuzluk ve rezalete batmış olan Atatürk'ün Ankara'sını yeniden fethetmesidir.’’ (M. Asım Kazancıgil)
Paylaş