Paylaş
GAZETEDE ‘‘Katile devlet maaşı’’ başlığını görünce kronik takıntımız Susurluk'la ilgili yeni gelişme var sandık...
Yanılmışız, devletin kadrolu tetikçisi Yeşil değil, Hizbullah veya PKK örgütlerine üyelik iddiasıyla yargılamaları süren (ve cezalarının henüz kesinleşmediğini tahmin ettiğimiz) bazı memurlarmış söz edilen...
Tesadüfün böylesine şapka çıkartılır...
Malum şu sıralar memurları 2 müfettiş raporu, üstüne iki sicil amiri görüşü, daha da yetmezse bir de bakan kararı ile görevden almayı öngören kararnameyi tartışıyoruz ya...
Muhalefetin ‘‘yargısız infaz’’ eleştirilerine karşı savunmaya geçen Başbakanlık önceki günkü yazılı açıklamasında bakın ne dedi: ‘‘...bu kişilerden cinayet işleyenler de halen devletin memurudur, devletten maaş almaktadırlar.’’
Herhalde Başbakanlığın kararnameye gerekçe olarak gösterdiği devletten maaş alan katillere örnek göstereceği birden fazla hükümlü devlet memuru vardır... Aksi halde ‘‘yargısız infaz’’ lafı cuk oturacak, uyarıyoruz.
* * *
Önce bir ilkede anlaşalım... Devletin suçluyu himayesine karşıyız.
Ama bizim devlet bu konuda ikiyüzlü çifte standardını cümle álem biliyor... Suçlular ikiye ayrılıyor: 1) Devlete (aslında kendisini devlet yerine koyanlara ve kişisel bütçelere) hizmet eden, yani bizden suçlular, 2) Devleti yıkmaya, bölmeye ve bilumum marazata niyetli kafaları ezilecek öteki suçlular... Hal böyle olunca, devlet bünyesindeki hangi suçluların tasfiyesinin öngörüldüğü sorusu haklılık kazanıyor...
Ayrıca zaten suçlu istihdamıyla ünlü bir devletin bu işi hangi kadroyla becereceğinin merak edilmesi ayıp sayılmıyor.
* * *
Bakın yine kritik bir viraja girdik... Meselenin özü yerine taraflarına bakarak karar veriyoruz... 28 Şubat iyi, Hizbullah ve PKK hain, kararnameye karşı çıkan Fazilet lideri Recai Kutan kötü... Demek ki kararname hayırlı... Yok böyle kuş mantığı.
Susurluk gibi tüm kirli çamaşırların ortaya çıktığı vakada bile faillerden yargı yoluyla hesap sormaktan aciz kalmış bu ülkede devlete kestirme yetkiler verilirken çok düşünülmeli, tartışılmalı... Son pişmanlığın fayda etmeyeceğini bilecek kadar tecrübeliyiz.
KARŞI GÖRÜŞ
VE KATKILAR
İstanbul polisi neden dağıtıldı: ‘‘İstanbul emniyetindeki nakillerle ilgili gözleminiz ilginç ve çok yerinde... Başka sebepler bir yana, bu değişikliklerin yapılmasına televizyonda gösterilen acımasız hortumlama, coplama gibi rezaletler yeter de artar bile (...) Gönül isterdi ki böyle yerinde kararları alanları da kutlasaydınız ve onlara bir parça moral destek verseydiniz. Sayın Tantan olmasa herhalde böyle kararlar alınmazdı. O bakanın kutlanması ve teşvik edilmesi lazım.’’ (İ.Z)
KKTC ne deve ne de kuştur: ‘‘Ekonomik bağımsızlığı kazanmamış bir ülke kesinlikle bağımsız olamaz görüşü KKTC için uygun olur herhalde. Kıbrıs'ta bizler kaç zamandan beridir anavatanımıza diyoruz ki ‘‘Size yük olmak istemiyoruz artık, bize balık vermekten vazgeçin, bize olta verin, artık biz de kendi ayaklarımızın üzerinde durmayı öğrenelim.’’ Fakat Türkiye bize bu konuda sırtını dönmüş, yapıcı katkılar bulunmak bir yana siyasi nedenlerle buna izin vermemiştir. Ve bizlere balık vermeyi sürdürmüştür. Türkiye'den gelen malları Türkiye fiyatlarından kat kat pahalıya alıyoruz. Alternatifimiz yok. Mesela salatalık Mersin'de 75 bin TL. Lefkoşa'da 400 bin TL. veya biber Mersin'de 240 bin TL. burada 1 milyon TL. veya kiraz Mersin'de 600 bin TL. burada 2 milyon TL.’’ (İ.A)
Paylaş