Enis Berberoğlu: İstihbarat faresi

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

BAŞLIKTAKİ ifadeyi ilk kez 10 yıl kadar önce Ankara'daki gazetecilik günlerimiz sırasında bir güvenlik yetkilisinden duyduk...

Biraz açmasını isteyince ortaya aslında etli-kanlı bir portre çıktı:

İstihbarat fareleri, devletin gizli bilgilerini saklayan birimler arasında cirit atar, kırıntılarla beslenir.

Az gelişmiş ülkelerde sıkça rastlanan çok başlı istihbarat sisteminin birimler arasında yarattığı rekabet/zafiyet sayesinde Ali'nin külahını Veli'ye satarak geçimini sağlar.

Elinde bölük pörçük çok bilgi bulunur, ama resmin tamamını görmesi mümkün değildir. Çok zorlarsanız uydurur.

Sistem dışına itildiğinde ‘‘bilgisini’’ satmak ister. Ancak sadece bir kısmı gerçeklere dayanan hikáyesiyle hem kendi başını belaya sokar, hem de ona güvenip yola çıkanları rezil eder...

Tıpkı İranlı Ahmet Seyyid Behbahani gibi...

* * *

Behbahani'nin çarpıcı itirafları ile yarattığı köpük çabuk söndü...

Önce ABD yönetimine yakın kaynaklar (muhtemelen CIA) Behbahani'nin 1988 yılında Pan Am uçağına dönük sabotajı üstlenmesini pek ciddiye almadığını açıkladı. 1968 doğumlu Behbahani'nin o tarihte sadece 20 yaşında olduğunu hatırlatan ABD'li kaynaklar, bu kadar büyük eylemin sorumluluğunun bu ölçüde genç bir istihbaratçıya verilmesini mümkün görmedi.

Haydi diyelim ki, ABD'nin kuşkusu bir ‘‘yoruma’’ dayanıyor...

Peki Avusturya polisinin ortaya koyduğu ve Ahmet Behbahani'nin ‘‘itiraflarını’’ çürüten maddi kanıtlara ne demeli?

* * *

Behbahani, ABD'nin CBS Televizyonu'na açıklamasında İran adına yürüttüğü terör eylemlerini sayarken, Abdurrahman Kasımlo'yu öldürdüğünü de itiraf etti. Behbahani'nin sözünü ettiği Kasımlo, İran Kürdistan Demokrat Partisi'nin genel sekreteriydi, 1989 yılında Viyana'da öldürüldü.

Avusturya polisi, Behbahani'nin itiraflarından sonra dosyayı yeniden raftan indirdi. İran basınına yansıyan haberlere göre Behbahani'nin ismine Avusturya polis kayıtlarında sadece bir kez rastlandı. O da 1990 yılında.

Bu tarihte İran Havayolları'na ait bir uçakla Viyana'ya inen Behbahani ile yanında bulunan eşi ve 9 yaşındaki oğlu, Avusturya'dan siyasi iltica talebinde bulundu... Talebin gerekçesi, İran'da can güvenliğinin bulunmadığı yolundaki ifadesiydi. Ama Avusturya polisini ikna edemedi. İltica talebinin reddi üzerine Yeni Zelanda'ya giden bir uçakla Avusturya'yı terk etti.

Avusturya polisi, CBS'in yayınından sonra iltica talebi dosyasındaki parmak izlerini Kasımlo cinayetinde bulunanlarla karşılaştırdı. Behbahani'nin parmak izleri, kuşkulu izlere uymadı.

* * *

Demek ki ne öğrendik:

1) Behbahani Türkiye'ye 7 Mart 2000 günü geldi. Ama İran'dan değil. Nereden geldiğini sadece kendisi bilir, ancak son on yıldır İran'ın gizli dış operasyonlarını yönetmediği kesindir.

Dolayısıyla Türkiye'yi 1990'lı yıllarda sarsan Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu cinayetleriyle ilgili olarak istese de kritik ve yeni bilgi veremez...

2) Behbahani'nin patlattığı iki bomba, yani Kasımlo cinayeti ve Lockerbie eylemi fos çıktı... İtiraflarının kalan bölümüne inanmak için biraz fazla saf olmak gerekiyor.

3) İran'da reform cephesinin işbaşına gelmesinden fevkalade rahatsız olan Halkın Mücahitleri Örgütü'nün ön plana çıkardığı Behbahani ve Netami (Almanya) skandallarının zamanlama açısından Türkiye'de yürütülen UMUT operasyonuyla çakışması, sadece rastlantı mı?.. Bu sorunun yanıtını da iddianameyi destekleyen kanıtları görünce anlayacağız...

* * *

Biliyorum bu tür karışık şemalar sizleri sıkıyor, zaten yazana da gına getiriyor inanın... Ama Türkiye Cumhurbaşkanı'nın henüz istihbari raporları aşmayan bilgiler ışığında İran'a gitmekten vazgeçtiği bir günde ne yazmamızı beklerdiniz ki?.. Fasulyenin faydalarını mı?

Yazarın Tüm Yazıları