Enis Berberoğlu: İşkence yapmamak en çok polise yarar

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

BAŞLIKTAKİ ifade İstanbul Emniyet Müdürü Hasan Özdemir'e ait...

Dün ayaküstü sohbetimiz sırasında bu samimi açıklamayı yaparken muhtemelen ertesi gün bu sütunda okuyacağını düşünmedi.

Ancak İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın ev sahipliğini üstlendiği konferanslarda, Hortum Süleyman vakası nedeniyle polisi kıyasıya eleştirdiğimiz için bu başlık belki de yanıt hakkının en uygun örneği oldu.

* * *

Hasan Özdemir'in ‘‘İşkence yapmamak en çok polise yarar’’ sözlerinin demokrasi ve insan hakları çerçevesinde doğruluğu bir yana, pratik mesleki sonuçlarının da olduğunu büyük bir ilin emniyet müdürüyle sohbetimizde öğreniyoruz:

‘‘Efendim, şahıs adam öldürmüş... Yakalanmış, sorguda itiraf ediyor. Hemen suç aletini soruyoruz. Diyor ki, ‘Tabancayı şu dereye attım'. Haydi dalgıçlar yolluyoruz, tabancayı arıyoruz, yok. Çünkü bu arada zanlı belki de suç aleti bulunmazsa cezasının daha az olacağını fark etmiş durumda, bizi yanıltıyor.’’

‘‘Ama bu arada savcı bastırıyor, ‘Suç aleti nerede, hemen bulun' diye. Aslında yapmamız gereken, zanlıyı savcılığa teslim etmek ve ‘Suç aletini bulamadık' demek. Oysa biz ne yapıyoruz, şahsa biraz baskı uyguluyoruz, suç aletini bulup savcılığa teslim ediyoruz...’’

‘‘Ancak sonunda ne oluyor? Belki sanık ceza alıyor ama, bize ‘Suç aletini bulun' diye bastıran aynı savcı hakkımızda kötü muameleden soruşturma açıyor...’’

* * *

İşte iki gün süren ve medya-kolluk-adliye üçgeninde hak ve görevleri yeniden tarife çalışan konferans dizisinin özeti bu örnek olayda yatıyor.

Çünkü hem savcı, hem de medya aslında polisin hangi yöntemle çalıştığını gayet iyi biliyor. Ama üçgenin adliye ayağında bu tür ifadelerle dava açılmasında sakınca görülmüyor. Medya yine polis ifadeleriyle paralel yargılamaya girişiyor, bu süreç bazen yargısız infazla sonuçlanıyor.

Demek ki poliste reform, bu üçgendeki en acil iş olarak karşımızda duruyor. Zaten iki günün sonundaki izlenimimiz, Türk polisini yönetenlerin artık günah keçisi rolünden sıkıldıkları yönünde. Hasan Özdemir'in başlıkta yer alan ifadesini bu çerçevede algılamak gerekiyor.

* * *

Delilden sanığa gitmek... İşin doğrusu bu.

Ama bu yöntemde, daha çok sayıda, daha iyi yetişmiş polis gerekiyor. Teknolojik altyapıda bırakın reformu, devrim lazım. Sorguların mutlaka savcılar tarafından yürütülmesi zorunlu görülüyor. Medyaya açıklama yetkisi ve sınırı çok iyi tarif edilmeli...

Peki tüm bunlar hayata geçirilirse ne değişecek?

Gelin sözü yine polis müdürlerine bırakalım:

- Hizbullah operasyonunu işkenceyle mi çözdük?

- Yüzlerce kilo eroini adam döverek mi yakaladık?

- Alaattin Çakıcı'yı kötü muameleyle mi getirttik?

- Paraşüt operasyonu, savcının emrinde çalışan özel ekiple yürütülmedi mi?

Yazarın Tüm Yazıları