Paylaş
İran'daki seçim sonuçlarının bu ülkeyi hemen yarın demokrasi cenneti kılacağını, Ankara-Tahran ilişkilerinde ikinci bahar yaşanacağını umanlara aşağıdaki resmi metni dikkatle okumalarını tavsiye ederiz:
‘‘İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hamid Asefi, Türk Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in ülkenin siyasi yapısıyla ilgili açıklamasına karşı çıktı. Asefi, Cem'in açıklamasını İran'ın içişlerine karışmak olarak niteledi.’’
İran Dışişleri Bakanlığı'nın bu açıklaması geçen pazar günü, seçim sonuçlarının belli olduğu ve Türk politikacılarına ait yorumların uluslararası haber ajansları yoluyla dünyaya duyurulduğu saatlerde yapıldı, İran Haber Ajansı (İRNA) tarafından geçildi.
(20 Şubat 2000, İRNA).
* * *
Meclis'in halkın ezici değişim talebiyle reform yanlısı cepheye teslimi, asla İran'daki son İslam Devrimi kalesinin düştüğü şeklinde algılanmamalı... Aksine Hürriyet Dış Haberler Servisi'nin dün yayımladığı ve Tahran'da kuvvetler dengesini gösteren haritada Meclis'in sınırları belli konumu çok iyi anlaşılmalı...
M.Ü. Öğretim Üyesi Dr. İsmail Sefa Üstün'ün işaret ettiği gibi, İran'da yönetimin dini liderin (rehber, veli-yi fakih) elinde bulunduğu gerçeği kavranmalı...
Örneğin, dini lidere doğrudan bağlı kurumların listesine göz atalım: 1) 15 Hurdad (5 Haziran=Humeyni'nin 1962 yılında Şah'a bayrak açtığı gün) Vakfı, 2) Şehit Vakfı, 3) Mesken Vakfı, 4) Kültür İnkılabı Yüksek Şûrası, 5) İslami Tebliğ Teşkilatı, 6) Toprak Dağıtımı Heyeti, 7) Mustadaflar Vakfı, 8) İslami ve Kültürel Bağlar Teşkilatı.
İsimler kafa karıştırmasın...
Bu vakıf ve örgütler, dini lider Ali Hamaney'e rakipleri karşısında büyük siyasi ve mali güç katan organizmanın yapı taşlarıdır.
Mesela, ihtilal sonrasında Şah'ın mal varlığına el konulmak suretiyle kurulan Mustadaflar Vakfı, binlerce gelir kaynağıyla 140 milyar dolarlık bir serveti kontrol etmekte ve İran'ın dış ticaretini elinde bulundurmaktadır. Bunyad-ı Şehid (Şehit Vakfı) mali bir imparatorluk haline gelmiştir.
Ekonomik alanların dışında, İslami Tebliğ Teşkilatı gibi siyasi ağırlığı bulunan birimler de vardır. Başında Tahran Cuma imamlığı vazifesini de yürüten Ayetullah Cenneti'nin bulunduğu bu birim, çeşitli dillerde kitap ve dergiler yayımlamak, dışarıda dini ve kültürel merkezler kurmak, İslami kongreler düzenlemek gibi, İrşad ve Kültür Bakanlığı'nın alanındaki işlerin aynısını yürütmektedir. Birimin Asya, Avrupa, Afrika, Avustralya, Kuzey ve Latin Amerika'da toplam 94 devlette faaliyetleri vardır. (İran İslam Cumhuriyeti Yönetim Biçimi, İsmail Safa Üstün, Birleşik Yayıncılık, İstanbul 1999).
* * *
Doğrudan dini lidere bağlı bulunan bu vakıf ve örgütler kimi zaman İran'ın resmi politikasını ipotek altına alabiliyor... Örneğin 1997 yılının ilk aylarında ülkenin Dışişleri Bakanı, dönemin Cumhurbaşkanı Rafsancani'nin İngiltere'yle gergin olan ilişkileri yumuşatmak amacıyla kaleme aldığı bir mektubu sunmak üzere Londra'ya gitti.
Ne var ki Bakan Londra'da temaslarını sürdürürken 15 Hurdad Vakfı, Şeytan Ayetleri yazarı Salman Rüşdi'nin başına biçtiği yarım milyon dolarlık ödülü iki buçuk milyon dolara yükselttiğini açıkladı...
İran'ın yumuşama politikasına tamamen ters bu girişim ancak ‘‘Vakıf resmi kurum değildir’’ bahanesiyle geçiştirildi...
* * *
İran İslam Devrimi bir gecede kurulmadı, bir gecede tarihin derinliklerinde kaybolmaz. Ayrıca eğer yıkılacaksa, illa bir gecede mi olması gerektiği Türkiye'nin çıkarları açısından çok tartışmalıdır.
Paylaş