Enis Berberoğlu: IMF'li günlerin öbür yüzü (4)

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

Programın başarısı sosyal barışa bağlı

BU programın siyasi sahibinin kim olduğunu aramadan önce telif sahibinin kimler olduğunu belirlemek zorunludur. Bu programın IMF-Dünya Bankası patentli olduğu şüphe götürmez gerçektir. Zaten aksi halde stand-by'ın onaylandığı gün IMF'nin güçlü adamı Stanley Fisher'in 4 milyar dolarlık fon kredisinin 300 milyon dolarını hemen serbest bırakma jestini... Dünya Bankası Ankara Ofisi'nin sürpriz basın toplantısıyla 3 milyar dolarlık kredi müjdesini nasıl izah edebiliriz ki?

Özetlersek;

1) IMF ve Dünya Bankası ne yapacağımızı anlattı...

2) Hükümet gözünü kırpmadan büyük bölümünü hayata geçirdi...

3) Programı önerenler paralarıyla arkasında duracak...

Ve sakın yanlış anlamayın bu tespiti, hükümeti aşağılamak değil, aksine ne kadar ağır bir siyasi yükün altında olduğunu göstermek için vurguluyoruz. Çünkü hükümetin işi yeni başladı... Bu tedbirleri halka anlatmak, ikna etmek, programı tasarlamaktan çok daha zordur...

* * *

Daha stand-by anlaşmasının ikinci gününde iki tartışma patlak verdi.

Hükümetin kira artışlarını yüzde 25'le sınırlı tutma kararı programın ‘‘gelir politikası’’ açısından zorunluydu...

Çünkü eğer halkın enflasyonun düşeceğine inanmasını istiyorsanız...

Yıllık faiz gibi, yıllık ücret artışı gibi, tarım destekleme alım fiyatı gibi yıllık kira artışının da bu hedefe uygun olması lazım...

Ama fedakárlık istenilen her kesim gibi ev sahipleri de kuşkulu...

‘‘Ya enflasyon hedefi tutmazsa, sorumlusu kim olacak?’’ sorusu kafa karıştırıyor. Hükümetin siyasi sorumluluğu işte tam bu noktada başlıyor... Ev sahibini siyaseten ikna ederek, sınırlı kira artışıyla programa yardımcı olmasını sağlamak hükümetin işidir, kiracıların değil.

* * *

Stand-by'ın ikinci gününde ikinci tartışma asgari ücret vesilesiyle yaşandı. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'na katılan Türk-İş Genel Eğitim Sekreteri Salih Kılıç hükümetin artışı enflasyon hedefiyle sınırlama arzusunu aktardı. Kılıç'a kamudaki toplu sözleşmelerin ikinci yıl ayağındaki zam oranının yüzde 34 olduğunu anımsatıp, ‘‘Hükümetten bu oranı düşürmek yönünde bir mesaj geldi mi?’’ diye sorduk. ‘‘Hayır, zaten böyle bir istek toplu sözleşme düzenine müdahale anlamına gelir. Kabul edemeyiz’’ yanıtını aldık...

Demek ki;

1) Asgari ücret artışının yüzde 25'lik 2000 yılı enflasyon hedefine yakın gerçekleşmesi ihtimali yüksektir.

2) Ama kamuda geçen yıl toplu sözleşme yapan on binlerce işçinin ikinci yıl yani 2000 zammı yüzde 34'te kalacaktır.

3) 2000'de toplu sözleşme yapacak özel kesim işçilerinin ne kadar zam alacakları soru işaretidir.

* * *

Dün yazdık, bugün de yineleyelim. Hükümetin yıllardır herkesin konuştuğu ama uygulama cesaretini gösteremediği reformların hazırlık ve ilk uygulama aşamasındaki kararlılığı takdire şayandır. Ama gerçek başarı, sadece bu safhada değil, programın sosyal barışı bozmadan uygulanmasında yatıyor.

O yüzden hükümetin ilk yıl enflasyonunu hedefin birkaç puan üstüne yükseltecek tavizlerden kaçınmasının álemi yoktur.

Yazarın Tüm Yazıları