Paylaş
ASLINDA sadece başlıktan bile meramımızı anlamanız mümkün.
Ama eğer gerisini de okuma zahmetine katlanırsanız muhtemelen toplumca paylaştığımız bazı duyguların hiç de yersiz olmadığını, tabii ki ifade gücümüz/bilgimiz yettiği ölçüde dikkatinize sunmak isteriz.
* * *
Mesela bilmem farkında mısınız, bu ülkede hukuk adamları sisteme hákim olmak bir yana, sürekli savunma halindedir. Hukuk tanımazların teşekküllü tecavüz girişimlerini gögüslemekten yorgundur.
Siyaseten tasfiye amacı veya devlet hukuku (hukuk devleti ile karıştırmayın) uyarınca her gün yeni rezaletleri beklemekten bezmiştir.
İşte bu ruh haliyle Çankaya Köşkü'ne taşınan Ahmet Necdet Sezer hakkında bazı siyasiler ve medya aslanları tarafından uydurulan ‘‘bölücü, yıkıcı ve hatta kriz çıkarma meraklısı’’ propagandası ne kadar abestir, siz karar verin...
Galiba hazretler hukukun bir dünya görüşü olduğunu unutuyor...
Hukukun üstünlüğüne (üstünlerin hukuku ile karıştırmayın) inananlar, adalete, düzen ve istikrara önem verir.
Hukuk bir bütündür...
Hukuka gerçekten inanan örneğin trafik kurallarını çiğnemekten korkar. Devletin kendisine tahsis ettiği korumalara çarşı-pazardan sebze taşıtmayı zul sayar. Geçici konumundan kaynaklanan ayrıcalıklarını eşi dostu, yeğeni, kayınçosu için kullanmak aklından geçmez.
En önemlisi, hukuku bir kez olsun bile deldirtmez.
Aksi halde kendi varlık nedenini izahta zorlanır.
* * *
Bugün Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında yapılacak görüşmede tartışmalı kararnamenin kaderi belli olacak.
Hukuk adamı Cumhurbaşkanı'nın önünde bulunan iki seçenek bellidir:
1) Defalarca uyarmasına, hatta önüne gelen kararnameye imza koymamasına (geri çevirme veya vetoyla karıştırmayın) rağmen hükümetin son dayatmasına boyun eğmek, hukuk tanımaz siyasi sistemin parçası haline gelmek...
2) Veya kararnameyi yine imzalamayarak hukuk adına, kendi adına ve bizler adına gerekli cesareti bir kez daha sergilemek.
Sayın Cumhurbaşkanı ne yapacağını en iyi kendisi bilir, ama umarız kafasından geçenle, gönlümüzden geçen farklı değildir.
Son olarak sağdan-soldan üflenen kriz senaryolarına gelince...
Unutmayın ki aynı mahfiller, daha dört ay önce ‘‘Baba seçilmezse, istikrar bozulur, sistem yara alır’’ palavrasıyla göz korkutmaya kalktı...
Baba seçilmedi, yerine yenisi geldi, peki kriz nerede kaldı... Açılan tek yara yeğen beyin kalça nahiyesinde değil mi?
Bu ülkenin devlet geleneği uyduruk bir kararnamenin TBMM'ye/çöpe gitmesiyle bozulmaz, korkmayın, kanmayın.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Cumhurbaskanımızı bu konuda sonuna kadar destekliyoruz ve onun medyadaki birkaç kişi beğenmedi ya da istemiyor diye kararından vazgeçeceğini sanmıyoruz.’’ (S.Y.)
‘‘Yorumunuza aynen katılıyorum. 18 Nisan seçimlerinde 8-9 ....(parti adını biz çıkardık) milletvekilinin Fethullah Hoca kontenjanından Meclis'e girdiğini ve bu seçimlerde cemaat oylarının ....partisine yönlendiğini herkes biliyor.'
(S.K.)
Paylaş