Paylaş
Susurluk'ta devletin ve milletin tasası/amacı farklıydı...
Kamuoyu ve sokaktaki vatandaş, Güneydoğu'daki yangını söndürmek adına girişilen yargısız infazları öğrenip şoka girdi. Devletin onurlu memurları vatan-millet bahanesiyle kişisel servet edinenleri tasfiye etti.
Hizbullah'ın mezar evlerinin ortaya çıkmasıyla birlikte kamuoyunda Susurluk'un artçı şokları yaşanıyor... Açıkçası bizim merak ettiğimiz Hizbullah'ın mal varlığı... Çünkü belli ki Hizbullah da tıpkı Susurluk Çetesi gibi bazı infazlarını sadece akçeli gerekçelerle yerine getirdi.
* * *
Adı Mehmet Sünbül... 1980 öncesinde Bursa'da karıştığı ülkücü eylemler nedeniyle hapse düştü, Mamak Cezaevi'nden ancak 1992 yılında çıkabildi. Diyarbakır Hazro doğumlu Sünbül hapisteyken Hizbullah çizgisine yaklaştı, dört kitap yazdı. Özellikle ‘‘Milliyetçi miyiz, Müslüman mıyız?’’ (Objektif Yayınları, 1992) milliyetçi kesimde tepki topladı.
Sünbül, Bursa'ya yerleştikten sonra karıştığı karanlık ilişkiler ağında tam üç kez ciddi miktarda yüksek meblağda paraya yaklaştı:
1) Nesim Malki'nin infazı için bir buçuk milyon dolar aldığını itiraf etti.
2) Cinayetten sonra Malki'nin iş ortağı Erol Erkohen'den bir milyon dolar haraç aldığı tespit edildi.
3) Malki cinayetinin aydınlatılması için ortaya konulan para ödülünü alabilmek amacıyla Bursa Valiliği'ne ve polisine ihbarda bulunduğu iddia edildi.
* * *
Kafanızı fazla karıştırmadan takvim yapraklarını hızla çevirelim:
Malki cinayeti 28 Kasım 1995 günü işlendi. Sünbül'ün ilk yüklü parayı bu tarihi takip eden günlerde almış olması gerekiyor.
Sünbül 18 Ekim 1998 tarihinde yakalandı. Erol Erkohen 22 Ekim 1998 tarihinde yurtdışına çıktı. Sünbül ve Erkohen arasındaki para transferinin bu tarihten önce yaşanmış olması lazım.
Sünbül, Malki davasında 14 Eylül 1999 tarihinde tahliye edildi. 8 Ekim 1999 tarihinde Bursa'daki evinden ‘‘İstanbul'a gidiyorum’’ diye ayrıldı ve ortadan kayboldu.
* * *
İstanbul polisi Sünbül'ün İstanbul'da Hizbullah tarafından yakalandığını, iğneyle uyutulup, çek-yat içinde kaçırıldığını, domuzbağı yöntemiyle infaz edildiğini varsayıyor... Peki ya gerekçesi: ‘‘Sünbül Malki cinayeti için 1.5 milyon dolar aldı. Ancak aynı dönemde Hizbullah'tan oldukça uzaklaşmıştı. Örgüt ondan da bağış istedi. Ancak Sünbül 1,5 milyon doların tek kuruşunu bile örgüte vermedi. Sonuçta örgüt eski militanı Sünbül'ü kaçırdı, sorguladı ve davaya ihanet suçundan infaz etti.’’
(Sabah Gazetesi, 26 Ocak 2000)
* * *
Peki hepsi iyi hoş da, Sünbül'ün parası nerede?
Polis Hizbullahçıları yakalıyor, en vahşi işkence ve infaz sahnelerinin yer aldığı kasetleri, örgütün 20 bin sayfalık arşiv dokümanını buluyor...
Ama Sünbül gibilerinden istenilen ve toplanan milyonlarca dolardan haber yok... Bu açıdan gazetelerde çıkan, ‘‘Örgüt servetini toprak altına gömüyor, o yüzden bulunamıyor’’ türü haberler -mide bulandırmasa- siyasi hiciv örneği sayılabilir... Fatih Altaylı'nın yazdığı gibi ‘‘Hizbullahçılarla değil, Hizbullah'la uğraşmak istiyorsak’’ önce kasayı bulmamız lazım... Ne var ki Susurluk'ta olduğu gibi birileri bu kasaya ortaksa işimiz çok zor.
Paylaş