Paylaş
İçişleri Bakanı Sadettin Tantan bugüne kadar hiç boş konuşmadı, işin reklamına kaçmadı, kamuoyundan sadece zorunlu gördüğü anlarda ve kritik virajlarda yardım bekledi.
Hizbullah'ın mezar evlerinden cesetler fışkırırken operasyonların birinci derecede sorumlusu İçişleri Bakanı'nın Mernis Projesi'nden söz etmesi herhalde rastlantı değildir.
Hele bu açıklamayı Başbakanlık'taki Hizbullah kadrolarının yakalanmasından birkaç saat sonra yaptıysa daha da ciddiye alınmalıdır.
* * *
Mernis Projesi'nin satır başlarını yeniden hatırlayalım isterseniz...
1981 yılında başlatılan ve henüz birinci basamağı tamamlanmak üzere olan bu projede;
1. Ölen ve yaşayan vatandaşların nüfusla ilgili bilgileri bilgisayar kayıtlarına aktarılacak
2. İkinci basamakta vatandaşlık kimlik numaraları verilecek.
3. Üçüncü basamakta kimlikler yenilenecek
4. Dördüncü basamakta adres bildirimleri işlenecek
5. Beşinci basamakta seçmen kütükleri bilgisayar ortamına geçirilecek
6. Altıncı basamakta nüfus sayımı bilgisayarla gerçekleştirilecek.
Dünya Bankası kredisiyle yürütülen bu proje tamamlandığında, yeni
vatandaşlık kimlik numaraları doğumdan ölüme kadar her alanda kullanılacak.
Tüm kamu kurum ve kuruluşlarda tek numarayla işlem yapılacak. Okullarda,
banka hesaplarında, vergi dairelerinde, sosyal güvenlik kuruluşlarında, adli sicilde bu numaralar kullanılacak.
* * *
Peki Hizbullah ve Mernis'in ne ilgisi var derseniz...
Yanıtı Başnakanlık'ta yakalanan Hizbullah zanlısı Abdulsamet Yıldız'ın özgeçmişinde yatıyor...
Abdulsamet Yıldız'a ''devlete sızmış'' muamelesi yapmak abes...
Çünkü Başbakanlığın resmi açıklamasında göre 14 yıldır devlete çalışıyor:
1986 yılında Yem Sanayii Anonim Şirketi'nde işçiydi,
1994 yılında aynı şirkette teknisyendi,
Şubat 1997'de Başbakanlık Basımevi'nde geçici işçiydi,
Eylül 1997'de Tarım Bakanlığı İkmal Müdürlüğü'ndeydi,
Ekim 1997'den itibaren Başbakanlık İdari ve Mali İşler Müdürlüğü'nde
görevliydi.
* * *
Hizbullah zanlısının yem sanayinde işçilikten, Başbakanlık'ta bilgisayar operatörlüğüne kadar yükselebilmesinin iki ayrı eksende izahı mümkün;
1) Bazı aklıevvellerin Hizbullah'ı PKK'ya karşı kullanmak bahanesiyle
korudukları ortada. Abdulsamet Yıldız'ın güvenlik soruşturmalarını bu sayede aşabildiği varsayılabilir.
2) Ne var ki bu soruşturmaların ne ölçüde işe yaradığı da ayrı tartışma konusudur. Susurluk süreci bu ülkede kimlik, silah ruhsatı veya pasaport gibi evrakların ne kadar kolay temin veya taklit edilebildiğine kanıttır.
Özetle, Türkiye'deki vatandaşlık belge düzeni müdahaleye açık ve çürüktür.
Bakan Sadettin Tantan'ın acil önlem talebi yerindedir.
Paylaş