Hiroşima ya da tipik bir insan davranışı

İNSANOĞLUNUN bir engizisyon mahkemesi infazına uğrar gibi yakıldığı Hiroşima Faciası’nın üzerinden 60 yıl geçti.

Time’ın (1 August, s.28) özel bölümündeki yazıyı okudum, bombayı atanların bugün düşündükleri doğrusu beni çok ilgilendirmedi, beni asıl etkileyen üzerlerine bomba düşenler, bu olayın fiziksel ve ruhsal izlerini taşıyanlardı.

Kurt Vonnegut’ın Hokus Pokus romanından bir bölüm okuyalım mı?

‘Müdür Hiroshi Matsumoto, o 5, ben 8 yaşımdayken Hiroshima’ya atılan atom bombasının yarattığı feláketten sağ kurtulmuştu. Bomba atıldığında okul tatildi ve o da futbol oynuyordu. Topu sahanın sonundaki bir hendekten çıkarmak için koşmuştu. Eğilip topu almıştı. Bir parlaklık ve rüzgár hissetmişti. Doğrulduğunda yaşadığı şehir gitmişti. Bir çölde yapayalnız kalmıştı. Sadece orada burada dans eden toz bulutları vardı. Onun bana bunları anlatması için 2 yılın geçmesi gerekti.

‘Bomba atıldığında Hiroshima’daydım’ dedi.

Eminim ki, o anda bir eşitliği ima ediyordu: Hiroshima’nın bombalanması Nanking’de tecavüz kadar affedilmezdi ve en az onun kadar tipik bir insan davranışıydı.’

Hiroşima
’yı böylesine bir kara mizah ustalığıyla anlatan bir eser hatırlamıyorum. ‘Tipik bir insan davranışı’ zalimlerin tarihini özetliyor.

* * *

TİME’
daki yazıda aktarılan Sunao Tsuboi’nin serüveni, duyarlık kırıntıları taşıyor.

1945’te 20 yaşında kurtulan şanslı insanlardan biri Sunao Tsuboi. İki kardeşi savaşta öldürülmüş. Ama bir görüntüyü unutmuyor: Saat 8.15, parlak bir sabah, sonra da bir cehennnem siyahı.

Şehirler de geçmişteki acılarını unutuyor. Hiroşima, bugün olağan kentlerden biri. 1.1 milyon kişi, başka şehirlerde yaşayanlara benzeyen bir yaşam sürüyor.

Savaşların içindeki küçük trajedilerdir beni çeken.

Sunao Tsuboi, bugün seksen yaşında. Savaşın bitiminden dört beş yıl sonra, bir kadına áşık oluyor ama ailesi sevdiği kız atom bombası kurbanı olduğundan evlenmelerini istemiyor. Ama evleniyorlar, üç çocuk ve yedi torunları oluyor.

Istırapların mutluluğa dönüştüğü anlar.

Hiroşima Sevgilim’i seyreden unutabilir mi. Marguerite Duras’nın bu şaheserini Alain Resnais filme çekmişti.

Gözümde hálá kadının sevgilisinin yaralarını okşayan sahneleri.

* * *

YAZARKEN
biraz duraksadım. 60 yıl sonra yeniden Hiroşima’yı okurlar mı, sorusunun net cevabını veremedim.

Ama, Kurt Vonnegut’ın dediği gibi ‘insanoğlunun tipik davranışını’ lanetlemeden de geçemedim.
Yazarın Tüm Yazıları