ERGENEKON davası soğan halkaları misali devam ediyor.
Dün itibarıyla üçüncü halka operasyon tamamlandı.
Böylece dördüncü halkaya ve belki de finale yaklaşıldı.
Daha önceki turları hatırlarsak;
1) Danıştay baskını tersine çevrildi:Â
"Danıştay’ı radikal dinciler değil Ergenekon bastı" tezi kanıtlanmaya çalışıldı. Daha genel söylem olarak, "Türkiye’de terör örgütü yoktur, Ergenekon vardır" propagandası işlendi.
2) 27 Nisan ve 367’nin intikamı alındı:
Laik eğitim Bir okul arkadaşım daha, Tijen Mergen, Ergenekon soruşturmasına dahil edildi. Tijen, başka bir arkadaşımız, Adnan Akfırat ile aynı örgüt üyesi olmakla suçlanıyor. Bu iddiayı ancak "Tom ve Jerry silahlı örgüt kurup evin hanımına karşı dağa çıktı" çizgi filmi kadar ciddiye alırım. Ama asıl maksat Tijen’in cemaat okullarına karşı laik eğitim zeminini koruma azmini kırmaksa, o zaman hesap başkadır. Tijen asla yalnız değildir!
İkinci iddianame ile "Türkiye’de her an darbe riski vardır" korkusu yayıldı. Darbeye karşı her türlü önlemin alınması, hukuk dışına taşılması makul karşılanır oldu.
3) Cumhuriyet mitinglerine gölge düştü:
Dün itibarıyla üniversite ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ni hedef alan operasyonla Cumhuriyet mitinglerine katılanlara, "AKP’ye muhalefet Ergenekon işidir" ayarı verildi. Sırada ne var diye merak edenlere, naçiz tahminimi aktarayım.
Üç aydır bu konuda kamuoyuna bilgi verilmesini, boşuna bekledim durdum.
Mühimmat ve bombalar MKE üretimi, kime ne zaman teslim edildikleri belli. Eğer patlamamış bombalar sarf malzemesi arasında gösteriliyorsa, sorumlusu belgeli.
Türk Silahlı Kuvvetleri neden üç aydır sesini çıkartmıyor? Sadece, "Bilirkişi heyeti kuruldu, birliklerde malzeme sayılıyor" deniliyor. Anlamak hakikaten mümkün değil.
Bugün TV yayını nedeniyle Orgeneral İlker Başbuğ’un İstanbul’daki toplantısına katılamayacağım. Eğer imkánım olsaydı, komutana sormak isterdim: