ANKARA PKK’yı dağdan indirme planı hakkında herkes konuşuyor, Türkiye susuyor. Oysa çok değil, tam bir yıl önce, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Portekiz yolunda bu konudaki soruları bakın nasıl yanıtlıyordu:
Soru: İl başkanları toplantısında eve dönüşten söz ettiniz, yeni bir çalışma mı var? Yoksa sadece TCK’nın 221. maddesini mi vurguladınız?
Şimdi daha da geliştirebiliriz. Daha önce de kanun çıkardık ama başvuru sayısı istediğimiz ölçüde olmadı. O zaman bir direnç ve defans oldu biliyorsunuz. Şu anda çok daha farklı bir noktadayız. Medyanın katkısıyla daha iyi sonuç alabiliriz, yeni bir çalışmayla dağa çıkışları minimize edebiliriz, yok edebiliriz. Sonra dağdan da inişi sağlayabiliriz.
Soru: Ya muhalefet yine direnç gösterirse...
Muhalefet partilerinden zaten direnç gösterenler oldu. Bütçe görüşmelerine bakın. ’Silah bırakmaya davet ediyorlar’ diyorlar. Bundan daha doğal ne olabilir? Siyasetçi ne yapar? Silaha mı davet eder? Ama biz kimseyle pazarlık yapmıyoruz. ’Yasa bu diyeceğiz’, ’Gel teslim ol’ diyeceğiz.
Soru: Yeni bir yasa mı var?
Evet, yeni bir yasa çıkartılabilir. Birçok boyutuyla ele alacağız. Ona göre hazırlıklarımızı yapacağız. En yüksek verimi nasıl elde ederiz, bunu nasıl bir yasayla sağlayabiliriz, ona bakacağız. (9 Aralık 2007, Hürriyet)
* * *
Aradan geçen sürede ne oldu? Anayasa değişikliği, türban ısrarı, kapatma davası derken... Sıra Türkiye’nin en önemli problemine, akan şehit kanına, dağda avare, çaresiz gezen gençlere gelemedi.
Resmi söylem belli: Türk Ceza Yasası’nın 221. maddesi yeterli deniliyor.
Sıradan dağ kadroları için belki doğru, çünkü dağdan inenlerin çoğu serbest kalıyor. Ama PKK çetesinin elebaşları için korku dağları bekliyor. Ceza indirimi bile zor.
Haydi en aykırı soruyu yöneltelim: Bölücübaşı dahil herkese af çıksa mesele biter mi? Başbakan Yardımcısı ve Terörle Mücadele Yüksek Kurulu Başkanı Cemil Çiçek’le sohbette bu sorunun yanıtını arıyorum.
Çiçek zaten bu sürecin ilk gününden, yani geçen yıldan bu yana, affa kategorik olarak karşı.
Ayrıca kendi eseri olan TCK’nın 221. maddesini dağdan inişe yeterli görenlerden...
Ama sohbet sırasında Çiçek daha ileri bir yorumda bulunuyor... Önce PKK’nın sözde yöneticilerinden beş-on tanesinin ismini bir solukta sıralıyor, ardından "Hangi ismin arkasında hangi ülke olduğunu tek tek biliyoruz" diyor.
Bakan Çiçek örnek olarak Rıza Altun dosyasını hatırlatıyor:
"Fransa’da yakalandı, Marsilya’da araçlar yakıldı. Serbest bırakıldığında ’Fransa Gizli Servisi ile çalışıyorduk’ diye açıklama yaptı. Avusturya üzerinden Kandil’e geçti, bir ay sonra İsviçre’de konferans düzenledi."
Bakan Çiçek’in meramı belli: Af da çıksa artık PKK yönetimi için çok geç. PKK, Ortadoğu satrancının küçük piyonu sıfatıyla kendi kararını veremez halde.
Katılırsınız, katılmazsınız... Resmi görüş bu!
Peki o zaman Talabani ve Barzani ile kim ne pazarlığı yapıyor acaba?
Altındağ’ın sırrı
BAŞBAKAN’ın belediye başkanı adaylarını açıklamak üzere yarın Ankara Altındağ’a randevu vermesi heyecan yarattı. Ankara için Melih Gökçek’in yerine Altındağ Belediye Başkanı Veysel Tiryaki’nin adaylığının kesinleştiği yorumu bile yapıldı.
Bana sorarsanız, Ankara için henüz kesin karar verilmedi ama ibre hálá Gökçek’i gösteriyor gibi.
Altındağ’ın sırrına gelince... Başbakan, AKP’li 46 belediye başkanından yola devam edeceklerini Ankara’da topluca açıklayacak. Dolayısıyla bu kalabalık kadroyu ağırlayacak mekán arandı. Altındağ’daki yeni spor salonu uygun görüldü. Toplantının ev sahipliği de Belediye’ye değil, İl Başkanlığı’na bırakıldı. Mesele bundan ibaret.