Paylaş
İran'ın Hizbullah'a yardımı sadece Türk topraklarıyla sınırlı bir işbirliği değildir... Zaten bu yöndeki suçlama yalnızca Türk istihbarat birimlerinin değil terörle mücadele eden hemen her ülkenin ortak görüşüdür.
O yüzden toprağa vurulan her kazmada cesetlerin fışkırdığı bir günde Türkiye'yi ziyaret eden İran Dışişleri Bakanı ile ‘‘Hizbullah meselesini konuşmayan’’ Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i usulünce selamladıktan sonra, 864 rakımlı tepede seçim hesaplarıyla baş başa bırakıp devam edelim.
* * *
Son operasyonda yakalanan Hizbullah'ın İç Anadolu, Ege ve Marmara bölge sorumlusu Edip Gümüş, sorgusunda örgütün silah kaynaklarıyla ilgili yol haritasını açıkladı: ‘‘Rusya'dan gelen silahlar, İran'da eğitim kampı.’’ (Nihat Altıntaş, Milliyet Gazetesi, 21 Ocak 2000).
Bu silah rotasının işlek bir trafiğe sahip olduğu ortadadır:
1) ‘‘İran'dan Lübnan'a silah taşıyan altı kamyon 1996 ocak ayında Türkiye'de yakalandı. Bu gelişme İran'ın Suriye hava sahasını kullanarak uçakla silah sevkıyatından karayoluna döndüğü yorumuna neden oldu.’’
(Kaynak: İsrail Dışişleri Bakanlığı belgeleri; İran'ın Teröre Desteği makalesi, 25 Nisan 1998).
2) ‘‘Moskova'dan İran'a gitmek üzere kalkan ve içi Scud füzesi yapımında kullanılan 22 ton paslanmaz çelik yüklü kamyon Azeri sınırında ele geçirildi.’’ (Sabah Gazetesi, 27 Nisan 1998).
Demek ki Rusya'dan başlayan silah boru hattı, İran üzerinden Türkiye'ye geçiyor, Lübnan'a kadar uzanıyor...
Bu trafikten Türkiye'ye nelerin düştüğü gazete manşetlerinden belli... Ama galiba manzara en yukarıdan böyle gözükmüyor.
* * *
Ne var ki yukarıdaki bu bilgileri Hizbullah dehşetinin sadece İran'ın eseri olduğunu anlatmak için aktarmadık... Aksine Hizbullah'ın Güneydoğu'nun üçüncü gülü olduğunun farkındayız.
Diğer iki gülü, Susurluk çetesi ve PKK gibi.
Güneydoğu'da silahların susması önce Susurluk çetesini tüketti...
‘‘Vatan-millet’’ maskesi düştü, altından soygun çetesi çıktı...
Ardından PKK'da deniz bitti... Yakalanan Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan acemi siyasi girişimleri, hezimeti saklayamaz hale geldi.
Hizbullah operasyonları ile Güneydoğu'nun son gülü de soldu.
Ne mutlu ki, cumhuriyet ve demokrasi güçleri -şimdilik de olsa- duruma hákim... Ama bu zehirli çiçeklerin yeniden açmaması tek koşula bağlı: Güneydoğu sorunu çözülmeli.
Paylaş