Paylaş
MGK'da ve kamuoyu önünde Fethullah Gülen'i savunan Başbakan Yardımcısı Bülent Ecevit'in tamamen haklı olduğu bir nokta var: Kimse mazisiyle yargılanamaz, hele cezasını çekmişse...
Bülent Ecevit bu noktadan hareketle, Gülen'in geçmişini unutup, bugününe bakmamızı istiyor. Hatta Fethullah Gülen'in değiştiği inancını dile getiriyor. Hakikaten öyle mi? Fethullah Gülen'den başkası bilemez.
Dolayısıyla yine kendisinin tanıklığına başvuralım, geçmişini nasıl gördüğünü, ‘‘Küçük Dünyam 1 ve 2’’ başlıklı tefrikalardan izleyelim.
Bakalım Fethullah Gülen, 1971 yılında yaşadıklarını 1995 yılında nasıl hatırlamış ve hangi çerçevede aktarmış.
***
12 Mart 1971 muhtırası, Fethullah Gülen'in beklediği bir müdahale...
İşte Gülen'in askeri darbe yorumu:
- Muhtıradan kısa bir müddet sonra tutuklamalar başladı. Solun liderliğine soyunanların birçoğu müstehak oldukları (hak ettikleri) için, Müslümanlardan birçoğu da sırf denge için tutuklanmış ve gözaltına alınmışlardı.
Askeri rejim 31 Mart 1971 günü Gülen'in kapısını çaldı. Karşıyaka'daki ev baskını üzerine telaşlanan Gülen hemen semt karakolundaki emniyet amirinin evine gitti. Tanıdık Emniyet Amiri Gülen'i teselli etti:
- Ben hanımla sinemaya gitmiştim. Gelip beni sinemadan aldılar. Operasyonu beraber düzenledik. Nefi Akyazıl apartmanı üzerinde ayin yapılıyor dediler. Ve orada bulduklarımızı alıp götürdüler. Ben böyle bir iş olduğunu bilseydim, onlara daha önce haber verirdim.
***
Fethullah Gülen, 1 Mayıs 1971 günü valizini hazırlayıp yola çıktı. Evine geldiğinde arama yapan siyasi polislere rastladı. Böylece yaklaşık 6 ay sürecek tutukluluk günleri başladı.
3 Mayıs 1971 tarihinde askeri mahkeme tarafından tutuklanan Gülen, 9 Kasım 1971 günü tahliye oldu. Gülen'in kendisine ve arkadaşlarına yüklenen suçlara karşı önerdiği savunma stratejisi ilginçti:
- Ben ılımlı konuşulsun, onların isnad ettikleri şeyleri kimse sahiplenmesin diyorum. Muhalif gruptan birisi bana Deniz Gezmiş'i misal veriyor ve onun gibi davranılması gerektiğini söylüyordu. Solu destekleyen güç odakları bizler için söz konusu muydu, bu düşünülmüyordu. Hem solcular hakikaten eylem içindeydiler ve onlara isnad edilenler birer vakıa idi. Halbuki bize isnad edilenlerin hiçbiri vaki değildi.
***
Tutuksuz yargılanan Gülen, 17 Ocak 1972 tarihinde görevden alındı, 23 Şubat 1972 tarihinde Edremit vaizliğine atandı. Gülen, Edremit'te görevliyken mahkemesi sonuçlandı. Gerisini Gülen'in ağzından dinleyelim:
- Bir müddet sonra mahkeme neticelendi ve biz mahkûm olmuştuk. Eğer hafızam yanıltmıyorsa ve doğru hatırlayabiliyorsam beni 163'üncü maddenin 4'üncü fıkrasına göre cezalandırmışlardı. Üç sene ağır hapis, bir sene Sinop'a sürgün ve amme hizmetinden memnuiyetime (yasaklanma) hüküm verilmişti. Dosyalar temyizde iken umumi (genel) af ilan edildi ve bütün cezalar düştüğü gibi bizim cezalarımız da düşmüştü.
Paylaş