Paylaş
Son ekonomik kriz, acemi şöförle bozuk yola giren otomobilde amartisörün taşıdığı hayati önemi hatırlattı...
İstikrarın sarp ve dikenli yolunda ilerleyen ekonomide yönetim hatasını reel sektöre yansıtmama işlevini üstlenmesi gereken mali kesimin tabiri yerindeyse 'patlamış amortisör' gibi devre dışı kaldığı anlaşıldı. Bankalar bırakın şoku emmeyi krizin parçası haline gelerek dozunu artırdı.
***
Kriz nasıl mali kesimi test ettiyse, bugün başlayacak Fazilet Partisi kapatma davası da siyasetin gücünü sınayacak.
Çünkü mesela yerli ve yabancı yatırımcılar Fazilet davasını olası bir kapatma kararının erken seçimi zorunlu kılacağı endişesiyle izliyor...
Demek ki bu ülkenin geleceğine yatırım yapanlar;
Türk siyasetinin bu krizi seçim dışı yollarla aşabileceğine,
Eğer seçim kesinleşirse hükümetin ekonomik programı sürdürebileğine,
Ve nihayet koalisyon partilerinin seçim sandığında aynı performansı yakalayacağına inanmıyor.
***
'Türk siyaseti şoklara karşı neden dayanıksız?' sorusunun yanıtı da ortada...Tekrar tekrar yazıyoruz. Türkiye geçen yıl bu zamanlar iki önemli hedef koydu: Enflasyonla mücadele programı ve Avrupa'ya siyasi entegrasyon.
Bu ana eksende ilerleyen Türkiye'de kimse için sürpriz yoktu...
Her türlü gelişme, 'Ekonomik Programa' veya 'Avrupa projesine' endeksli olarak yorumlandı...Bu hedeflere uygun düşmeyenler dikkate dahi alınmadı.
Ama önce ekonomideki kriz patladı, güven ortamını zedeledi.
Ardından Türkiye'nin en saygın kurumlarından birisi olan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Nice Zirvesi'ne tesadüf eden talihsiz açıklaması geldi.
Tam bu noktada parantez açarak bir gerçeği teslim etmekte yarar var.
Türk Silahlı Kuvvetleri Güneydoğu'daki savaşı bölge sınırları içinde tutma başarısını göstererek, Türk siyaseti açısından 'amortisör' görevini başarıyla yerine getirdi. Ama anlaşılan sıcak çatışma ortamında ölçeği büyüyen barış döneminde de bırakmak istemiyor ki;
Avrupa hedefine ters düşen açıklamalarda bulunuyor,
Siyasi partilerin geleceğiyle ilgili karar sürecine karışmak istiyor.
Çok açık söyleyelim; hata ediyor. Çünkü siyasi sorumluluğu tamamen üstlenecek konumda olmadığına göre, Ordu'nun çıkışları bozuk amortisör gibi krizlerin şiddetini artırmaktan başka işe yaramıyor...
***
İşte bu gerekçelerle 'Gerçek gündem: Fazilet' diyoruz... Bu sonuca varırken kullandığımız mantığı şeffaf kılmaya çalışıyoruz. Farklı düşüncelere de aynı şeffaflığı taşıması koşuluyla saygı gösteriyoruz.
Paylaş