Paylaş
DİYARBAKIR sıcağında kusursuz ütülü lacivert elbisesiyle ve biraz da kabadayı tavrıyla elini uzatırken kendisini işte böyle tanıtmıştı: ‘‘Fırıncının oğlu polis Gaffar...’’
Türk medyası şehit Gaffar'ı, belki de sonunu hazırlayan Hizbullah operasyonları sırasında keşfetti.
Kabul, Gaffar Okkan kesinlikle çok iyi polisti...
Ama belki bir fırıncının oğlu olduğunu da hiç unutmadığından Diyarbakır halkı tarafından sadece üniformasına selam durularak değil, sanki bir kardeş, ağabey veya baba gibi yani insan sıfatıyla, gözyaşları içinde uğurlandı.
* * *
Kimi işler bayrak gibi yaşamayı gerektirir.
Tıpkı fırıncının oğlu ve Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın kaleiçinde her gece tek başına turlaması gibi.
Abdullah Öcalan'ın Kenya'dan getirildiği günün gecesi boş bulunup ‘‘Acaba olay çıkar mı?’’ diye soracak olduk..
Galiba biraz alındı ki, kendimizi gecenin saat ikisinde dört yolda ciğer kebabı satan seyyar satıcının önünde bulduk.
Sadece üçümüz... Emniyet müdürü, gazeteci ve kebapçı, o kadar...
Fırıncının oğlu Gaffar, yerel efsaneler yaratmakta çok hünerliydi.
* * *
Fırıncının oğlu polis Gaffar'ın tanıklık ettiğimiz kariyerinde sayılacak çok kilometre taşı vardı. Sakin geçen Nevruz'lar, Hizbullah operasyonları ve diğerleri... Ama kendisine sorsanız en çok trafik şubesindeki ihtilali ile övünürdü. Diyarbakır'da son üç yıldır sürücüleri çeviren her trafik polisi önce ‘‘İyi günler’’ diye selam vermek, ardından ‘‘Nasılsınız?’’ diye hatır sormak zorunda. Gaffar Okkan'ın iki eli kanda olsa, gökten taş yağsa, denetlediği rutin işte bu nezaket operasyonundan ibaretti.
Ha bir de kavşaklara hanım trafik polisi koyması vardı ki, seyrine ve anlatmaya kendisi de doyamazdı.
* * *
Diyarbakır Emniyeti'nde sabaha karşı kucağında küçük oğlu ceraim raporu dinleyip, kameralarla kentin sorunlu semtlerini izleyen Gaffar Okkan... Ciğerci esnafına seyyar tezgáh, Hizbullah itirafçısına ev alabilmek için para arayan Gaffar Okkan. Cenazesi Vedat Aydın'dan (tanıyan, anlatmak istediğimiz ölçüyü bilir) bu yana Diyarbakır'daki en kalabalık törenle uğurlanan iyi polis ve iyi insan...
* * *
Gaffar Okkan'ı öldürenler belli ki ölüme tapıyor. Öyle ki ciğerimize saplanan hançerin acısıyla öldürmemizi bile istiyor. Çünkü eğer öldüremezlerse ancak ölerek işe yarayacaklarına imanlılar.
Oysa pek kıymetli terör örgütleri bilmiyor ki...
Bu ülkede yıllardır bazı insanlar her sabah evinden ‘‘Ben zaten öldüm’’ diye çıkıyor. Eşini, dostunu, bebesini, sevgilisini bir daha görmemeyi içine sindirmiş halde yaşıyor. İşini yaparak tamamladığı her günü avans kabul ediyor. ‘‘Ben zaten öldüm’’ çetesi teröre nanik yapıyor.
Kahroluyor, ama korkmuyor.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Türkiye'mizde para yiyen bürokrata, bu bürokratı koruyan başbakan ve parti liderlerine, masasına para torbası konan polis müdürüne, bankasını soyan bankerlere, bütün bu tür pis işlerin üstesinden gelemeyen hükümete, seçim zamanı gelince kendisine ihanet eden politikacılara gereken dersi vermeyen seçmene baktıkça Diyojen gibi elimize fener alıp Türkiye'de adam aramaya çıkmamızın zamanı geldi gibi. Geldi gibi ama yolsuzluklardan lambamızın ENERJİSİ káfi gelmeyebilir.’’
(Tului Altıkardeş/Lidingö-Isveç)
Paylaş