ANKARAYÜKSEK yargının iki organı arasında çelişki, Anayasa Mahkemesi’ndeki çatlak...
Acaba iktidar partisi AKP nasıl yorumluyor diye merak ettim, araştırdım.
Sonucu sabırsızlar için özetleyeyim: Danıştay yeni risk odağı sayılıyor.
AKP, 27 Nisan bildirisine kadar, yani iktidarın ilk beş yılında, sistemle ciddi yüzleşme yaşamadı. Askerin e-muhtıra sürecini ne kadar tutarsız ve acemice yürüttüğü de ortada. Dolayısıyla iktidar partisinde -hele 22 Temmuz zafer sarhoşluğuyla- sistem riski algısı kalmadı.
Kapatma davasının Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tarifiyle yarattığı "psikolojik zorluk", hazırlıksız yakalanmanın eseriydi. Ve AKP tarafından "yargı darbesi" olarak nitelendi. Daha açıkçası, Anayasa Mahkemesi’nde görülen dava, 27 Nisan ve ülkeyi seçime sürükleyen 367 kararının devamı sayıldı.
Kapatma davasında şansı yaver giden AKP, "Tam asker ve yüksek yargı engelini aştık" diye düşünürken... Danıştay’ın ve YSK’nın belde belediyeleriyle ilgili sürpriz kararı gündeme bomba gibi düştü. Başbakan’ın ilk tepkisi, "İkinci Anayasa Mahkemesi mi çıktı?" olunca... Acaba şu akıl yürütmeyi mi kastediyor diye düşündüm: E-muhtıra, 367 kararı, Kapatma Davası yetmeyince Danıştay kararı... Eğer öyleyse, Danıştay AKP saflarında katli, pardon fethi vacip yeni kale gibi görülüyordur.
Gökçek neden sustu?
BAŞBAKAN bugün Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayını açıklar mı?
Yakınlarına danıştım, "İhtimal dahilinde" havasını aldım. Ama daha önce de yazdığım gibi bugünkü toplantı, AKP’nin 46 belediye başkanından hangisiyle yola devam edeceğinin işareti olacak. Yani Ankara adayı açıklanmazsa kimseye sürpriz sayılmayacak.
Eğer Başbakan dün akşamki MYK’da önüne gelen kamuoyu yoklamalarına bakarak, bugün Ankara adayını da açıklamaya karar verirse... Aday kim olacak?
Medyadaki yaygın kanının aksine ben hálá Melih Gökçek’in şansını yüksek görüyorum.
Zaten Gökçek’in suskunluğu da beklentisine en anlamlı ipucu gibi geliyor bana.
Yazar taraf olur kampanya yürütmez
GENEL Yayın Yönetmenimiz Ertuğrul Özkök’ün, gazetecinin imzasını kampanyalardan esirgemesi yönündeki çağrısına tamamen katılıyorum. İmzacı arkadaş ve meslektaşlarıma saygımı tabii ki koruyorum. Ancak gazetecinin taraf olabileceğini kabul etmekle birlikte kampanya yürütmemesi gerektiğine inanıyorum. Gazeteci halktan, demokrasiden, adaletten, insan haklarından, eşitlikten yana taraftır. Ancak en yüce değerler adına dahi olsa kampanya yürütür veya destek verirse... Propaganda tuzağına çok yakın düşer ve korkarım yandaş medya ile ayrışması zorlaşır.