ANKARA ERGENEKON’la ilgili toplumda yaratılmak istenilen algıdaki mantıki çarpıklık Murat Karayalçın ekseninde patlak veren tartışmalara da yansıdı.
Tecrübeli gazeteci Hadi Özışık’a göre, Karayalçın, "AKP’nin oyu 29 Mart’ta düşmezse, siz Ergenekon’un delisini görün o zaman" demiş veya bu anlama gelecek ifade kullanmış.
Karayalçın dün başka bir gazetenin de birinci sayfasına yansıyan habere itiraz ediyor:
Neden yok? BİLİYORSUNUZ, Başbakan’ı çok kızdıran haberler arasında Gaziantep’teki belediye yolsuzluk iddiası ön sıralardaydı. Son günlerde başkan adayları haberlerine göz atabildiyseniz... Gaziantep’teki mevcut başkanın muhtemelen yeniden aday olmayacağını herhalde fark ettiniz. Yani medyaya başka konuşan AKP, geçmişteki çok örnekte olduğu gibi bir ismi daha mı gözden çıkartıyor acaba?
"Deli Ergenekon gibi bir ifade kullanmadım. Ki Ergenekon’un akıllısı mı olur ki delisi olsun. Benim değerlendirmem, ’29 Mart seçimlerinden, yaşanan bütün bu olumsuzluklara rağmen AKP güçlü çıkarsa ya da oyunu artırırsa, insanlarımızda demokrasinin işlerliğiyle ilgili bazı kaygılar ortaya çıkacağından endişe ediyorum’ yönündeydi."
Ben Karayalçın’a inanma eğilimindeyim... Ancak velev ki o ifadeyi kullanmış olsun...
İçerdiği akıl yürütmeye katılmak mümkün değil.
Çünkü Ergenekon iddianamesi, sanıkların çıkar amacıyla işledikleri ileri sürülen suçların listesinden ibaret... Yani Ergenekon denilen, eğer iddialar doğruysa bildiğimiz çete.
Gerçi, "Ne yaptıysam devlet için yaptım" raconu hepsinin ağzına çiklet gibi... Ama bendeniz nedense her çetecide olduğu gibi sadece para sesi işitiyorum.
Şimdi işbu çete kalkacak, oyunu artırıp iktidarını sağlamlaştıran AKP’ye savaş açacak. Hem de AKP kazandığına göre, muhtemelen seçimi kaybetmiş Karayalçın’ın talimatıyla...
Herhalde bu kadarına sadece Ergenekon’un savcı heyeti inanır.
Yoksa Ergenekon bile o kadar deli değildir.
Diplomasi sanatı: Öfke
BAŞBAKAN’ın öfkeyi belagat (retorik) sanatı olarak tarifi hálá akıllarda. Dolayısıyla İsrail’in Hamas’a dönük ve ne yazık ki sivillere de zarar veren saldırısına yüksek tonlu tepkisi kimseye sürpriz olmadı.
Sakın, "Başbakan bu kez de öfkeyi diplomasi sanatı olarak kullanıyor olmasın" diye düşünmedim değil.
Ama eğer öyleyse işe yaramadığı, İsrail’i durduramadığı belli. Belki de derin bir hayal kırıklığıdır Başbakan’ı böyle konuşturan... Çünkü yakın çevresine bile yansıyan ruh hali ortada:
Türkiye geçen yıl Lübnan Barışı ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde kritik rol oynadı.
İsrail ve Suriye dolaylı barış görüşmelerine ev sahipliğini üstlendi.
İran ve ABD başta olmak üzere Batılı ülkeler arasındaki tansiyonu düşürmeye çalıştı.
Ancak İsrail’in Hamas baskını en hafif deyimiyle bu ortamı "berhava etti".
Türkiye’nin sertliği gerçi askeri harekátı durduramadı, ama işe yaramadı da değil. Uzun süredir abluka altındaki Gazze’ye Türkiye’den ambulans ve tıbbi yardım sevkıyatına izin çıktı.