Ergenekon arşivi

ANKARABU köşede 10 yıl kadar evvel (tam tarihiyle 16 Mart 1998’te) Antalyalı meçhul kadından söz ettik.

Resmi görevi olmayan ama "itirafçı" sayılabilecek bu kadın İstanbul polisinde bazı sorgulara katılıyordu. İşin ilginci bu kadının yönelttiği soru ve yanıtlar asla resmi zabıtlara yansımıyor, Ankara’da meraklısına özel olarak sunuluyordu.

(Yani Susurluk’un son günlerinde işler, bugünkü Ergenekon sürecinden farklı yürümüyordu. Ama bu meçhul kadın ve etrafında yer alan hamilerinin amacı biraz değişikti. Kadın cinayete kurban giden Ömer Lütfü Topal’ın yakınıydı, ticari işleri ve tabir yerindeyse gizli zulalarından haberdardı. O yüzden devlete ve maliye’ye verdiği bilgi karşılığında ciddi ihbar ikramiyesine hak kazanacağını umuyordu. O parayı alabildi mi bilemem!)

* * *

Antalyalı meçhul kadının katıldığı sorguların sorumlusu Adil Serdar Saçan’dı.

Yani yıllar sonra Ergenekon soruşturması nedeniyle tutuklanan polis şefi.

İlginçtir sorgu tekniklerini sorgulayan yazımdan sonra bana ilgi ve alaka aniden arttı.

Öyle ki, Antalyalı meçhul kadının telefon kayıtları bile bana ulaştırıldı.

Özellikle Emniyet’teki irtibatının teşhir edilmesi için binbir takla atıldı.

Ama nereden geldiği ve amacı olmayan bu bilgiyi emniyet nezdinde araştırırken... Hayırlı bir sonuca yol açtım. Yıllar sonra Telekulak Skandalı olarak anılacak yasadışı teknik takibin ilk izini bıraktım, soruşturmayı tetikledim.

* * *

Ben bu anlattıklarımı unuttum ama herhalde birileri beni unutmadı ki, yıllar sonra bir hahamın ifadesine monte edildim. Adım Ergenekon’un medya kanadında bir gün bile çalışmadığım gazetenin yazarı diye eklendi.

İsmimi ananı hiç tanımam, soran ve kayda geçirenle ilişkimi yukarıda özetledim.

Asıl merakım, "Bu saçmalık nasıl olup da MİT’e ulaştı?" sorusuydu.

Geçenlerde çarpıcı bir hikáye dinledim, doğru olabilir mi, bilemem.

Anlatanın yalancısıyım; Adil Serdar Saçan arşivini Beşiktaş’ta bir depoda saklarmış. (Depo 2004 yılı ocak ayında polis tarafından basıldı.) Bunu öğrenen polisteki aktif bir ekip 2001 yılında bir gece depoya girmiş. Belgelerin kopyasını temin etmiş. Ancak polis şefleri bu belgelerle ilgili işlemden kaçınmış.

Neticede Saçan’ın arşivi bir yoldan (posta bile olabilir) MİT’e ulaşmış.

Gerisi zaten malum, MİT’teki işgüzarlar da... Ne zaman atladıkları bir terör saldırısı veya Şemdinli gibi kriz patlak verse... Yedekteki örgüt olarak Ergenekon’u Başbakanlığa, askeriyeye ihbar etmiş.

Etmiş de kimse ciddiye almış mı? Hayır, ne gezer!

Ta ki dört yıl sonra muhalefeti sindirme amaçlı operasyonlar başlayana kadar kimse Ergenekon’a ihtiyaç duymamış.

* * *

Ergenekon davasının ekseni artık kaydı. Savcılığın önünde iki yol kaldı: 1) Ya Ergenekon’u darbe soruşturmasına dönüştürürler, 2) Ya da generallerin dosyasını ayırıp Genelkurmay’a yollarlar.

Bakalım hangi yolu seçecekler?
Yazarın Tüm Yazıları