Paylaş
GAZETECİLİK mesleğinde soru esastır. Dün TÜSİAD'ın Sabancı Center'da verdiği öğle yemeğinde konuşan Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'i dinlerken, ertesi günkü gazetelere atılacak başlıkları değil de, işadamlarının ne düşündüğünü merak etmemiz belki de bu yüzdendi.
Bu soruyu biraz açarsak, veri koşullar altında işadamları Demirel'i;
Yıllardır tek parça haline getirmeye çalıştıkları merkez sağın siyasi iflasını önleyecek ana payanda olarak görebilirlerdi.
Siyaset dışı bir eksende, Avrasya ve Avrupa Birliği projeleri için lokomotif görevini yerine getiren akil adam sıfatıyla selamlayabilirlerdi.
Açıkçası hem Demirel, hem de TÜSİAD açısından zamanlama çok uygundu.
Muhtemelen ‘‘geçmiş hizmetleri için teşekkür’’ amaçlı bu konuşmanın, işadamlarını fevkalade rahatsız eden ‘‘kurt-kuş-arı’’ kavgasına, TBMM'de Yüce Divan oylamalarının yapılacağı güne rastlaması, Süleyman Demirel'in kamuoyu önündeki ilk performansını daha da ilginç kıldı.
* * *
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında işadamlarının konuşmaları yeterince açık ve sürprizden uzaktı.
Konsey Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın taleplerini -konuşma metninde ayrılan yere göre- sıralarsak;
Avrupa yolunda Kopenhag kriterlerinin mutlaka benimsenmesi,
Hükümetin, istikrar programı sürecinde ekonomik büyüme de istiyorsa, işçi-işveren arasındaki ücret pazarlığına müdahale etmesi,
Ekonominin yine siyasete kurban edilmemesi, diye özetlenebilirdi.
* * *
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in, TÜSİAD yemeğinde tanıdığı, alıştığı tüm işadamlarını bir arada bulduğunu söylemek zor.
TÜSİAD denilince akla gelen ilk isimlerden Rahmi Koç, Sakıp Sabancı, Şarık Tara gibi işadamları salonda değildi.
50 yıllık devlet adamının, TÜSİAD'ın taleplerine verdiği yanıtları da yine alt alta koyarsak;
Siyasi istikrar için başkanlık sistemi veya başbakanın doğrudan halk tarafından seçildiği İsrail modeline geçiş,
Ekonomik istikrar için ‘‘sıkı ayakkabıya’’ benzer programın, ‘‘bazı kesimleri rahatsız etse de hünerle uygulanması’’,
Avrasya ve Avrupa Birliği projelerine aynı kararlılıkla devam edilmesi, olarak sıralamak mümkün.
* * *
Demirel'in kısa tutacağı vaadiyle 45 dakikada tamamladığı konuşmasının başındaki anonsa uygun olarak herkes soru-yanıt bölümünü bekledi.
Çünkü deneyimli politikacının muhatap kalacağı sorularla nabız tutma ve performansını ayarlama niyeti çok açıktı.
Ne var ki bu bölümde de sorular Demirel'i heyecanlandıracak kıvamda değildi. Belki de bu yüzden dünkü randevu, Demirel'in 1991 yılında başbakanlık koltuğuna oturmasıyla sonuçlanan uzun siyasi maratonunda 1989 yılına rastlayan TÜSİAD ziyaretinin tekrarı olamadı.
Özetle, dünkü zirvede zamanlama uygun, ama performans düşüktü.
Paylaş