Paylaş
EKONOMİ dergiciliğinde ‘‘fırsat haberleri’’ çok sattırır...
Borsa'da önümüzdeki hafta prim yapacak hisseler, İstanbul'da hálá kimsenin bilmediği cazip fiyatlı araziler, uygun koşulla bayilik veren büyük şirketlerin adresleri... Küçük sermayesiyle büyük hayaller kuran girişimcinin ilgisini çeker...
(İlgilisine dipnot: Söze ekonomiden girdik, iktisat hocası-yazar Deniz Gökçe ile yazışmamızın gidişatını merak eden varsa, Hoca köşesinden iki yanıt verdi. Dünkü yazısı ‘‘Deniz, futbol topu zıplatır’’ başlığını taşıyordu. Hoca'nın bu çarpıcı ve çok değerli katkısının, Dani Rodrik'in ‘‘Ekonomik entegrasyon, kalkınma stratejisinin yerini tutar mı?’’ makalesinden alıntı yapmamız üzerine başlayan ve tartışmayı andıran yazışmalarda yeterlilik önergesi anlamına geldiğini düşünüyoruz.)
* * *
Fırsat haberlerinin aklımıza gelmesi boşuna değil...
PKK'ya yakın olarak kabul edilen Özgür Politika Gazetesi'nin dünkü birinci sayfasında ‘‘Ankara'ya Yeşil yakışır’’ başlıklı bir haber vardı... Tahmin edileceği üzere haberin konusu başkentteki ilkbahar havası değil, yerel efsane haline gelen Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım idi. Gazete haberine göre Yeşil Ankara Etlik semtinde bir evde kalıyor... Haberde Yıldırım'ın hangi kebapçıda karnını doyurduğu ayrıntısı bile bulunuyor.
Bu tür haberlerin doğrulanması veya yalanlanması oldukça zordur... Çünkü;
1) Haberin doğru olduğunu varsayalım. Başkentin göbeğinde elini kolunu sallayarak gezen gerçekten Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ise kimse şaşırmaz. Devletin kadrolu katilini yakalamak yerine başını öbür yana çevirmesi sürpriz sayılmaz.
2) Ama başka bir ihtimal daha var... Haberdeki şahıs Yeşil adını kullanarak haraç toplayıp rahat yaşamaya çalışan yeni bir mafya özentisi çıkabilir... Son örneğini Zahir Selvi'nin şahsında yaşadığımız bu gelenek eşkıya efsaneleri son bulmadan bitmez.
O yüzden tekrar ediyoruz:
Yeşil tescilli markadır... Ölümü kimsenin işine gelmez.
* * *
Zaten istihbarat oyununda aktörlerin bırakın kime/hangi amaca hizmet ettiğini kestirmek, haklarında en temel bilgilere ulaşmak bile zor...
Hatırlarsınız geçen hafta sonu ABD'nin CBS TV kanalındaki röportajıyla ön plana çıkan İranlı eski ajan Ahmet Behbahani hakkında Milli İstihbarat Teşkilatı resmi bir açıklama yaptı...
Açıklama, ‘‘1968 doğumlu...’’ diye başladı...
Yani Behbahani MİT'e göre 32 yaşındaydı.
Daha sonra ABD yönetimi aynı nüfus bilgisine dayanan bir yorumla, Behbahani'nin Pan Am uçağının düşürülmesi operasyonunu yönettiği yolundaki itirafını ciddiye almadı. ABD'li yetkililer, ‘‘1988 yılında yaşanan bu terör eylemini, o tarihte 20 yaşındaki bir şahsın yönetmesine inanmak zor' görüşünü dile getirdi...
Hemen ardından, Behbahani'nin 1990 yılında yanında eşi ve 9 yaşındaki oğluyla birlikte Avusturya'ya iltica etmek istediği ortaya çıktı...
Ve hesaplar şaştı...
Toplama-çıkarma yeteneği en azından bizden daha üstün ve dikkatli iki okur (izin almadığım için isimlerini veremiyorum) dün önemli bir çelişkiye işaret etti:
'Eğer Behbahani 1988 yılında 20 yaşındaysa, 1990'da 22 yaşındadır. Bu tarihte 9 yaşında oğlu varsa, demek ki 1980 yılında yani 12 yaşında baba olmuştur... Size mantıklı geliyor mu?'
Daha yaşı konusunda bile kesin veri bulamadığımız bir istihbaratçının itirafları üzerine siyaset yapıyoruz... Aferin, devam.
Paylaş