Efsane rakamlar

İÇ borç rakamları bir gecede değişmedi. Hep gözümüzün önündeydi, ama kimi zaman bu rakamları küçümsedik, son günlerde iyice abarttık.

Bu açıdan bakıldığında Hazine Müsteşarı Faik Öztrak'ın dün verdiği rakamları son derece yerinde uyarı saymak zorundayız.

* * *

İç borç rakamlarına kuşbakışı analiz yöntemi korkutucudur: Yılbaşında 51 katrilyon lira olan borç stoku 12 Temmuz itibarıyla 92 katrilyon liraya yükseldi (Artış yüzde 76.9).

Ama rakamların alt dökümüne baktığımızda manzara farklıdır: Özel kesime dönük borç stoku 25 katrilyon liradan 29.9 katrilyona yükselirken (Artış 19.6), kamuya borç 26 katrilyondan 62 katrilyona çıktı (Artış yüzde 140.3).

Borcun özel ve kamu kesimine göre ayrımına gidildiğinde: Geçen yıl Hazine'nin kamu ve özel kesime borcu eşitti. (26 katrilyon kamuya, 25 katrilyon özele.) Oysa bu yılın ilk yedi ayında özel kesime dönük borcun payı toplamın üçte birine kadar geriledi.

* * *

Faik Öztrak'
ın borç stokundaki keskin tırmanışın kamu kesimi kaynaklı olduğu tespitinin ardından verdiği mesajın satır aralarını da okursak:

1) Stok ve nakit akımı farkı önemlidir... Çünkü 92 katrilyon liralık stokun sadece özel kesime dönük 29.9 katrilyonluk bölümünün vadesi kısa ve çevrilmesinde hüner gerekiyor. Kamunun elindeki káğıtların vadesi çok daha uzun, ayrıca bu káğıtların piyasada alım-satımı yapılmıyor.

2) Kur artışı Hazine'nin lehine çalışıyor. Çünkü borç idaresi için IMF'den sağlanan desteğin Türk Lirası karşılığı kurla birlikte artıyor.

3) Kamu kesimine gelince... Kamu ve fon bankaları nakit ihtiyaçlarını artık piyasadan gidermiyor, Hazine'nin verdiği káğıtları Merkez Bankası'na satarak kredi kullanıyor. Dolayısıyla ilk bakışta faizi yükseltecek gibi duran borç stok artışı, aslında tam tersine işliyor. Kamu bankalarının piyasadan çekilmesiyle faizler üzerindeki baskı hafifliyor.

4) Kamu mali dengesi düzeliyor. Faiz dışı fazla rakamı hedefin üstünde seyrediyor. Yeni borç ihtiyacı doğmuyor.

5) Ne var ki önümüzdeki kasım ayından itibaren Merkez Bankası'nın yeni yasası yürürlüğe giriyor. Merkez Bankası'nın kamuya kredi açması yasaklanıyor. Bu yüzden kamu bankalarının önünde kasım ayında iki seçenek kalacak: a) Hızla küçülüp Merkez Bankası kredisine ihtiyaç duymamak, b) Mevduat artışı veya piyasa borcuyla bu açığı kapatmak. (Ki borç yönetimi önünde siyaset dışı önemli bir risk bu noktada yatıyor.)

* * *

Rakamların dili böyle... Ama önemli olan icraat. Çünkü aynı rakamlarla bugün itibarıyla Hazine borç faizinin yüzde 70'ler, belki de yüzde 60'lar seviyesine inmemesi için hiçbir engel yoktu. Ne var ki malumunuz faizler düşeceğine yükseldi, yüzde 100'leri gördü. Paniğin sebebi iç borç rakamları değil, ödeyecek otoritenin niyetini bozduğu korkusuydu. Bu yüzden iç borç rakamlarının tek başına korkutucu olmadığını telkin gerekli ama yeterli değildir. Güven ortamının yeniden tesisi rakamlardan çok daha önemlidir.


KARŞI GÖRÜŞ-KATKI


‘‘Ben finansla ilgili olmayan bir işkolunda çalışıyorum, ancak garipsediğim bir şey var. IMF 15 milyar dolar için böyle bir sopa kullanıyorsa sizin cümle aralarında küçümsediğiniz ‘piyasaların' bu devlete 60 milyar dolar borç vermesi nedeniyle Enis Öksüz sopasının 4 kat daha kalın olması gerekmez mi? Ayrıca bizim ‘piyasalarda' bir kişi ortaya bir laf attığı zaman herkes onun peşinden gidiyor ve o konu sakız ediliyor. Öngörülebilir kur dışında hiçbir uzman, vadeli doviz borsasına işlerlik kazandırmak gibi bir fikirle ortaya çıkamaz mı?’’ (Şafak SOYSAL)

‘‘Susurluk'tan geriye susmak kaldı artık... Buharlaşan silahlar, zaman ve had aşımına uğramış davalar... İnanmak istemiyorum ama galiba siz de havluyu attınız artık.’’ (Necdet HOROZOĞLU)
Yazarın Tüm Yazıları