Enis Berberoğlu: Devlet düşmanı

Enis BERBEROĞLU
Haberin Devamı

SON Türk devleti maşallah kitle halinde düşman üretip imhasında mahirdir...

1970'li yıllarda devleti düşmana yani devrimcilere kaptırmamak (GAP'la karıştırmayın) amacıyla ülkücüleri yardıma çağıran Süleyman Demirel iktidardaydı. Devir değişti, 12 Eylül geldi... Süleyman Demirel ve ülkücüler de tıpkı devrimciler gibi devlet düşmanı muamelesi gördü...

12 Eylül paşaları, Güneydoğu ahalisini dış mihraklardan beslenen sol akımlara kaptırmamak için biraz dini dopingi sakıncalı görmedi...

Tıpkı az-biraz bölgesel milliyetçiliğin Türk solunun önerdiği birlikte örgütlenme modelinden daha az tehlikeli bulunması gibi...

PKK, Hizbullah, 28 Şubat... O gün ekilenleri bugün biçiyoruz.

* * *

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin düşman ilan ettiği kesimlere dönük stratejisi pek değişmez: İti ite kırdır, sağ kalanı sen öldür...

Devletin içine yuvalanmış PKK ve Hizbullah üyelerinin temizlenmesine kimsenin itirazı yok... Ancak;

Bu iş hukuk-yargı yoluyla yapılmazsa

Memurun eline nasıl kullanacağı belirsiz sınırsız yetki geçerse... Roller değişmiş bile olsa mesele bildiğimiz iti ite kırdırma oyununa dönmeyecek mi? Son memur kararnamesi demokrasi düşmanlarını hedef alsa da demokrat kamuoyunun içine sinecek mi?

* * *

Memur kararnamesi tartışması bıktırdıysa aynı mantığı başka bir örnekte sınayalım... Medya 17 Ağustos depreminin yıldönümü nedeniyle günlerdir nöbette. Hangi gazeteye göz atsanız, hangi TV kanalını açsanız canlı yayının ilk birkaç dakikasında yakaladığınız ortak payda belli: Devlete öfke, gelecekle ilgili korku...

Devletle vatandaşı arasında beliren duygusal-sismik boşluğu siyaseten kullanmak isteyen ilkeller yok mu? Gazetelerini okumadığınız, TV'lerini izlemediğiniz için belki farkında değilsiniz ama çok var.

Ne var ki bu ülke istismar edilir korkusuyla gerçekleri zamanında tartışma refleksini kaybetti, büyük zarar gördü.

Sorunların çözümü için yaraların kangrene dönüşmesi beklendi...

Bari deprem gibi büyük felakette aynı kader yaşanmasın...

Devletle düşmanları arasındaki kavgada devlet mağdurları unutulmasın.

* * *

Demokratik rejimler düşmana karşı saydamlıkla mücadele eder, pisliğini halının altına süpürerek değil. Devlete dostluk göstermek isteyenler bu gerçeği unutmasın...

Bize gelince... Devletin dosta ihtiyaç duyduğu kanaatini taşımıyoruz.

Halkını düşman bellemesin yeter...

KARŞI GÖRÜŞ-KATKI

‘‘Fethullah Gülen konusu ülkemizin daha karmaşık ve tehlikeli akımlarının önündeki bir engeldir diyebilirim. Bugün dünyanın en büyük sorunlarından birinin cahillik olduğu dikkate alınırsa (solda, sağda, dinsizlikte, dinde, laiklikte) her kesimin bu illetten kurtulmasının bütün insanlığa sağlayacağı katkı kesinlikle azımsanacak gibi değildir...’’

(E.G.)

‘‘Demirel'den sonra Sezer'in gelişi ile geleceğe olan ümidimiz arttı. Asker-müteahhit-işadamı-siyasetçi çemberine giren Türkiye'de nicedir ‘‘Hukuk’’ rafa kaldırılmış idi. Şimdi hukukla karşılaşan Türkiye inşallah evrensel hukuku da tanır.’’

(M.K.)

‘‘Buradan (Hollanda) bakınca, Türkiye'deki politikacıların abartılı davranışları daha çok göze batıyor. Daha da uygarlaştıkça, Sayın Sezer türü güzel örnekler artacaktır umudundayım. Hollanda'da milletvekili ve bakanlar bisikletle veya tramvayla Meclis'e gidiyorlar, kimse şaşırmıyor. Bir ülkenin büyüklüğü cumhurbaşkanının şatafatlı tavırlarıyla değil, vatandaşını çadır barakalarda yatırıp yatırmadığıyla ölçülür.’’

(M.T.)

Yazarın Tüm Yazıları