Deniz Baykal: Başbakan ve Cumhurbaşkanı işin içinde
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ANKARA ERGENEKON’un son dalgasında operasyonun amacı kadar usulü de tartışılmaya başlandı.
Bence son derece hayırlı oldu. Çünkü hukuk ile orman yasasını ayıran fark usulde yatar. Herkesin ve hatta suçluların dahi hukuka ihtiyaç duyduğu konusunda anlaştığımızı görmek en azından bana çok iyi geldi.
* * *
CHP lideri Deniz Baykal, Ergenekon Davası’na ilk günden itibaren kuşkuyla yaklaştı.
Ucu açık iddianamelerden, bitmek bilmeyen gözaltı ve tutuklama dalgalarından şikayetçi oldu.
Baykal ile dün telefonda sohbet ettik, sorularımı yanıtladı:
Ergenekon’a dönük eleştiriler artıyor.
Benim teşhisim; başından beri siyasal dava oldu. Ergenekon davasının toplumda çok ciddi tepkilere neden olması karşısında bugüne kadar bu davaya destek olan medyadaki, kamuoyundaki hatta hükümetteki çevreler yavaş yavaş bir tereddüt içine giriyorlar. Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın da bu işin bir parçası olduğundan hiç kuşku duymuyorum.
Cumhurbaşkanı da mı?
Tabii tabii. Ergenekon planlamasının her ikisi de doğrudan içindedir. İşin sahibi onlardır. Buna da tabii parti destek olmuştur, AKP, yandaş medya destek olmuştur, kamuoyu destek olmuştur. Haklı gösterecek çeşitli gerekçeler bulmuşlardır. İşte silahlar var, darbe günlükleri var, mafyalaşma var.
Başbakan nasıl içinde?
İşin özü Danıştay davasıyla ilgili değerlendirmeden başlıyor. Başbakan Danıştay davasının bir komplo olduğu kanaatindedir. Mahkemeye rağmen o kanaattedir. Ve bunun tam tersinin ortaya çıkacağını iddia etmeye devam ediyor. Bu onun siyasi tespitidir. Şimdi bunu oraya aktarabilmek için içeriden bir itirafçı bulundu, sahtekárın biri.
Siz de söylüyorsunuz, silahlar, mafya da var.
Türkiye’de darbe yapmak isteyen yok mu, mafyalaşma yok mu devlet içerisinde, ya da Güneydoğu’da hukuk kurallarını ihlal ederek faili meçhuller yapılmadı mı? Bunlar ayrı elbette. Ama bu o değil kardeşim.
Tepkileri yeterli görmüyor musunuz?
Bence asıl üzerinde durulması gereken şu... Herkes diyor ki: "Bu kadar da olmaz", Türkan Saylan Hanım’ın evi aranınca. Ben de diyorum ki "Bu kadar da olmaz" değil "hiç olmaz". Türkan Hanım’la ilgili ne kadar hukuk dışılık varsa herkesinkinde de o yatabilir. Bu bir istisna değil.
Son gözaltı listesine isimleri polis koydu deniliyor...
Polis koyuyorsa bu davaya başından beri yapılan itirazın haklı olduğunu gösterir. Neydi o? Bu dava "Savcının değil emniyetin kurguladığı dava" deniyordu. "Polis savcının yetkisini kullanıyor" deniliyordu.
Bu iddia doğruysa ne değişir?
Bu dava böyle gitmez. Bak daha önce sanıyorduk ki ortaya çıkan hukuksuzluklar 2-3 savcıdan kaynaklanıyor, genişletelim, daha angaje olmayan bir savcı kadrosu koyalım, beş yeni savcı önerelim iş belki toparlanır zannediliyordu. Şimdi bunun işlemediği anlaşıldı. Savcılar değişirse bu davanın seyri daha çok hukuka çevrilir diye düşünülüyordu öyle değil mi?
Evet.
Tam tersi oldu. Demek ki işin daha temel zafiyeti var. Nedir o temel zafiyet? Kardeşim bu davanın kurgusu emniyet kurgusudur. Bilinen kimliği ile emniyet bu davayı götürüyor. Savcı var, ama bu böyle gidiyor. Şimdi benim umudum hákimlerde.