Paylaş
SİYASET erbabı son on yıllık mesaisini -sanki başka her sorun çözülmüş gibi- sadece merkez sağdaki birleşme arayışına adadı. Siyaset mühendisleri iki lideri teke indirmek için elinden geleni yaptı, kamuoyu düşman kardeşlerin çapsız ve ahlaksız kavgası yüzünden politikadan soğudu...
DSP-MHP ile küçük ortak ANAP'ın yer aldığı koalisyon bu rutini kırdı. Çünkü önüne toplumun ezici çoğunluğunun paylaştığı zor bir hedef koydu:
Siyasi ve ekonomik açıdan Avrupa ile bütünleşme...
Bir kere doğru siyasi ray seçilince asırlık devlet geleneği harekete geçti... Ekonomik programdan Hizbullah operasyonuna kadar uzanan geniş bir yelpazede ‘‘çözümsüz’’ sanılan sorunların üstesinden gelinmeye başlandı.
Ama gözüken o ki, bu uzun ve ince yolda hükümetin göğüslediği baskı, hükümet ortakları arasında birleşik kaplardaki gibi eşit dağılmadı...
Örneğin Merve Kavakçı ve türban sorunu... DSP seçmenine karşı başını dik tutabildi, oysa ANAP ve özellikle MHP ciddi yara aldı. Abdullah Öcalan'ın idamının askıya alınması yine DSP'ye yaradı, MHP bu kararı tabanına izahta zorlandı. Son taban fiyatları MHP'nin oy deposunda ciddi tepki yarattı...
* * *
MHP'nin ANAP liderini Yüce Divan'a yollama ısrarını, tabanıyla hedefi arasında sıkışmasından kaynaklanan reaksiyonla izaha çalışmak ne kadar doğru olur, henüz bilmiyoruz... Ama en azından MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Yüce Divan krizini çözmek üzere Bülent Ecevit adına kendisini ziyaret eden Devlet Bakanı Hüsamettin Özkan'a Başbakan'ın ‘‘İdam cezasını kaldıralım’’ açıklamasından duyduğu rahatsızlığı aktardığı kayıtlara geçti... (Süleyman Demirkan, Hürriyet Gazetesi, 17 Haziran 2000)
Ecevit'in ardından Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de ‘‘İdam cezası kalkmalı’’ yönünde görüş bildirmesi, MHP'li milletvekilleri tarafından tepkiyle karşılandı. (Milliyet Gazetesi, 18 Haziran 2000)
Özetle, MHP'nin meselesinin sadece Mesut Yılmaz'ı Yüce Divan'a yollamaktan ibaret olmadığı belli... Hükümetteki asıl sıkıntının, iki büyük ortak DSP ile MHP arasında ve idam cezasının kaldırılması konusundaki fikir ayrılığı yüzünden çıkması çok daha yakın ihtimal...
* * *
Böylece geldik meselenin özüne... Nasıl ki Türkiye bu kadar yüksek enflasyonla Avrupa'nın parçası olamazsa... İdam cezasını kaldırmadan uygar ülkeler ligine geçemez... Rakamlar ortada...
Dünyada tüm suçlarda idam cezasını kaldıran ülke sayısı 70. Sadece adli suçlarda idam cezasını kaldıran ülke sayısı 13.
Yasalarında idam cezası bulunmasına rağmen en az 10 yıldır uygulamayan ülke sayısı 23 (Türkiye bu grupta).
İdam cezası uygulayan ülke sayısı 90...
Gelin bu rakamların yanına ülke adlarını da yazalım:
Avrupa'nın neredeyse tamamı idam cezasını toptan kaldırdı... Aralarında Arjantin, Bolivya, Kıbrıs Rum Kesimi, Meksika, Peru, İsrail gibi ülkelerin de bulunduğu bir ikinci grup adli suçlarda idam cezası uygulamıyor. İdam cezasını korumakla birlikte uygulamayan üçüncü grupta ise Türkiye'nin yanı sıra Arnavutluk, Brunei Sultanlığı, Gambiya, Nijerya gibi ülkeler bulunuyor... (Kaynak: Uluslararası Af Örgütü)
Türkiye bu tabloya yakışıyor mu?
İşte kavga çıkartan gerçek soru bu bizce... Üstelik idam cezasının kaldırılması daha ilk adım olacak... Ardından -muhtemelen MGK'nın da karşı çıkacağı- Kürtçe eğitim ve TV yayını gibi daha hassas konular gelecek.
Hükümetin demokrasi kulvarında yolunda hangi viteste ilerleyeceği konusunda anlaşması artık zorunlu hale geldi...
Gerisi sadece ayrıntıdan ibaret, kafanız karışmasın.
Paylaş