DANIŞTAY baskınındaki aktörlerin çete geçmişi polisin basiretli çalışması (ve biraz da cep telefonu kayıtları) sayesinde gözler önüne serildi.
Hükümet üyeleri her gün şiddeti artan tonla malum çeteyi suçluyor, "Rejimi değil iktidarı hedef alan komplo var" imasında bulunuyor.
Gazetecilik mazimdeki çete yazı ve kitapları da tanıktır ki, her çete yakalandığında sevinirim. Ne var ki yine her defasında aklıma aynı soru takılır: "Bu çetenin işvereni kim?" Eğer bu sorunun yanıtını bulamazsam umutsuzluğa kapılırım. Çünkü örgütte siyasi, çetede çıkar ilişkisi vardır.
Bu nedenle polisin ve hükümet üyelerinin öncelikle Danıştay’ı basan çetenin patronunu ve avukatın cinayeti hangi çıkar amacıyla işlediğini açık seçik kanıtlarıyla kamuoyu önüne koyması çok önemli. Avukat ne kazandı veya ne çıkar umut etti? Bu sorunun yanıtı bulunamazsa Danıştay katliamcısı çete de korkarım (tıpkı Susurluk gibi) kimsesiz/sahipsiz kalacak, dosyası tozlu raflardaki yerini alacak. Peki çıkmaz yola sapılırsa her gün "çözdük çözüyoruz, az kaldı" diye nutuklar atan hükümete mi ne olur? Susurluk’un altında ezilen hükümetleri unuttunuz mu?
2 başkanın kadınla imtihanı
SANMAYIN ki Merkez Bankası başkanlarının kadınla ve krizle imtihanı Türkiye’ye özgü. Küresel ekonominin çarı, FED Başkanı Ben Bernanke’nin son demeci türbülansı nasıl tetikledi sakın unutmayın. Yakından izleme fırsatı bulamadıysanız, bir de biz anlatalım: Şubat ayında işbaşı yapan Bernanke’nin ilk resmi açıklaması "faiz artışına mola verileceği" yolunda tercüme edilince küresel piyasaların keyfi yerine geldi, Türkiye gibi ülkelere para akışı sürdü. Ama sonra Bernanke Beyaz Saray’daki yemekte karşılaştığı CNBC sunucusu Maria Bartiromo’ya "Galiba yanlış anlaşıldım" diye dert yanma gafletinde bulundu. Piyasaların faiz konusunda kafası karıştı, asabı bozuldu. Başta Türkiye olmak üzere tüm gelişmekte olan piyasalardan para çıkışı başlayınca, borsalar çöktü, faiz ve kurlar yükseldi. Bernanke çabuk ayıldı, piyasa ile güven tazelemek amacıyla "Bir daha sadece resmi kanallardan açıklama yapacağım" diye söz verdi. Anlayacağınız her iki başkan da hem kadınla hem de krizle imtihana çekiliyor. Biri boşboğazlığı yüzünden eleştiriliyor, diğeri mesleki ehliyeti yerine başörtülü eşi nedeniyle tartışılıyor. O yüzden "Bu türbülans daha ne kadar sürer?" diye soranlara "İki başkandan birisi piyasayı ikna edene kadar!" yanıtını veriyorum. Her iki halde de Türkiye kazanır ama ipi Durmuş Yılmaz göğüslerse daha iyi olur.