Paylaş
ÇANKAYA'daki hákimin farkı her geçen gün daha iyi anlaşılıyor.
Cumhurbaşkanı sıfatıyla hakemliğe niyetlenmesi, zorbayı, eşkıyayı korkutuyor, etliye-sütlüye karışmamayı siyaset sayan Türk büyüklerini şaşırtıyor. Son tartışmaya bakın... Neymiş, Cumhurbaşkanı batık bankaları incelemek üzere Devlet Denetleme Kurulu'na görev vermiş...
Namusuna dil uzatıldığını sanarak sitem eden Başbakan Bülent Ecevit'in tepkisi malûm... Dün de mikrofon uzatılan Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in yorumunu dinledik: ‘‘Biz görev yaptığımız süre içinde bu kurumu soruşturma yapan bir kuruluş olarak görmedik...’’
Gerçi kıymetli ve ulusal yeğenlerimiz Yahya ile Murat'ın amcasıyla aramız iyi değildir... Ancak bu kez hakkını teslim edelim, biraz eksik de olsa doğruyu söyledi... Anayasa'nın 108'inci maddesinde tarifini bulan Devlet Denetleme Kurulu (DEDEKUR) sıradan bir teftiş heyeti değildir...
* * *
Anayasa'nın DEDEKUR'la ilgili maddesine göz atalım:
‘‘Madde 108 -İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla, Cumhurbaşkanlığı'na bağlı olarak Kurulan Devlet Denetleme Kurulu, cumhurbaşkanının isteği üzerine, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, kamuya yararlı derneklerle vakıflarda, her türlü inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapar. Silahlı Kuvvetler ve yargı organları, Devlet Denetleme Kurulu'nun görev alanı dışındadır.’’
Dikkat buyurun. Kurul sadece kamu kesiminde değil, derneklerde, vakıflarda da inceleme yapabiliyor... Peki aradığı sadece hırsızlık, uğursuzluk mu?
Hayır, zaten Kurul'un işlevi cumhurbaşkanına hakemlik görevi için gerekli veri/bilgiyi sağlamak... (Anayasa tartışmaları sırasında 108'inci maddeyi ombudsman düzenlemesi sayanlar da çıkmıştı hatırlayın.)
* * *
Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanlığı'na gelen şikáyetler üzerine bankacılık kesimine el atınca nereden, kimden bilgi alacak?
Yanıtı basit... Eskiden Hazine murakıpları ile Yüksek Denetleme Kurulu tarafından kullanılan teftiş yetkisi artık Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na (BDDK) geçti... Dolayısıyla DEDEKUR'un ilk ve neredeyse tek muhatabı BDDK olacak. Üstelik bankalar dosyası DEDEKUR'un ilk icraatı değil... Demirel döneminde 70'e yakın inceleme yapıldı.
Peki o zaman bu telaş neden?
İyimser yorum: Çankaya'ya alışmak zaman alacak.
Gerçekçi yorum: Rahatı kaçanlar cepheyi genişletiyor, kavga büyüyecek.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Neden kimse çıkıp Türkiye'de faiz ile para toplayamıyor? Çünkü Türkiye'de oturmuş bir bankacılık sektörü ve çok güven veren bankalar vardır. Bu bankalar halka çok çeşitli alternatifler sunabiliyorlar. Nitekim faiz ile para toplamak isteyen yetkisiz kişileri Bankalar Kanunu şiddetli bir şekilde cezalandırmaktadır. Tasarruflarını faiz ile değerlendirmek isteyen bir vatandaşın karşısında oturmuş ve güven veren bir sistem vardır. Netice itibarıyla eğer ÖFK'ların durumu pekiştirilip bankalarla eşdeğer güvencelere kavuşturulmazlarsa, ilerde başka adlar altında başka uyanıkların halkı dolandırdıklarını daha çok seyredeceğiz.’’
(İrfan YILMAZ/İSTANBUL)
‘‘İhlas hakkında birkaç gün yazdığınız yazılara karşılık İhlas Finans mağdurlarının olaya bakışı ile özel finans kurumlarındaki risk meselesine kafa yoran okurların yazılarına yer ayırıp bastığınız için öncelikle teşekkürler. Bu olay 200.000 kişiyi ilgilendiren bir olay değil, 200.000x4 (aile) = 1.000.000 ben de dahil 1.000.001 kişiyi ilgilendiren büyük bir buzdağı olayı.’’
(Cengiz CANER)
‘ ‘‘Eski bir Hürriyet okuru olarak İhlas Finans üzerinde bu kadar fazla durmanıza bir anlam vermiş değilim. Bizde birtakım şüpheler meydana getiriyor. Horozları bilirsiniz, kendi ayakları pislik içerisindeyken devamlı ötüp durur. Sizin de durumlarınızın ne olacağı belli olur yakında. Eğer Enver Bey tüm borçlarını öderse, bizzat gidip bu yazılarınız için özür dileyip tebrik edecek misiniz Enis Bey?’’ (S.Ç.)
Paylaş