ANKARAHAŞEMA tipi mayo satışlarındaki artış, caddelerdeki tesettürlü kadın sayısı, yabancı gazetelerin yazdığı gibi laik Türk yaşam tarzına tehdit mi?
Gelin önce bu rakamları daha geniş bir veri setine yerleştirelim:
Diyanet’in resmi rakamlarına göre, bayram namazlarına 20 milyon kişi katılıyor.
Her gün 2 milyon kişi yaklaşık 55 bin camide sabah namazı kılıyor.
Cuma namazı için camiye gidenlerin sayısı da 13 milyon kişi olarak tahmin ediliyor.
* * *
Şimdi tekrar haşema mayo satışına dönersek:
4 milyon mayonun satıldığı pazarda 100 bin haşemanın payı yüzde 2’yi geçmiyor. Milyonluk cami cemaatinin yanında bu rakama fazla anlam yüklemenin álemi var mı sizce?
Veya namaz kılanların sayısını İran’la kıyaslarsak:
İran’da her cuma günü camiye gidenlerin sayısı 7 milyon kişi.
İran’ı 1979 yılından bu yana mollalar yönetiyor, anayasasında İslam Cumhuriyeti yazıyor. Ama Türkiye kadar nüfusa sahip komşumuzda cuma namazına gidenlerin sayısı bizdekinin yarısı kadar.
Bu rakamlara bakarak, İran halkının dindarlığından mı şüphe etmek lazım?
Yoksa Türkiye’de şeriat devleti kuruldu da haberimiz mi yok?
Tek bir rakama veya gözleme bağlı yorumlar, kişiyi ve toplumu bir uçtan diğerine savrulan hükümlere mahkûm eder. Ne yazık ki akıl yürütmenin yerini korku ve vaatlere bağlı refleksler alır.
* * *
Ama daha da tehlikelisi, gerçekle alakası olmayan rakamlara bağlı yalanlardır.
Memleketi yöneten siyasetçiler bile bu yalanlara kanıp Diyanet’i arayarak hesap soruyor:
- Her yıl binlerce Müslüman din değiştiriyor, misyonerlik aldı yürüdü, siz ne yapıyorsunuz?
Oysa Diyanet’in herhangi bir eylemine, tedbirine zaten gerek yok.
Çünkü nüfus cüzdanında din değiştiren Müslüman sayısı belli.
Öyle onbinler, hatta binlerce kişi değil, sadece 210 kişi.
Tavsiye ederim, misyoner fobisi taşıyanlar günlük gazeteleri takip etsin. Her yıl tatil zamanı bir Türk kızına gönül verip sünnet olan veya başını örtüp İslam’a dönen yabancı erkek/kadın sayısı bu rakamın birkaç katıdır.
* * *
Diyanet kökenli kadroların devleti ele geçirdiği efsanesi de rakamlarla doğrulanmıyor. Milli Eğitim Bakanlığı’nın din öğretmeni olarak istihdam ettiği imam sayısı 600. Diyanet’te görevliyken başka bir okuldan mezun olup kamuda meslek değiştirenleri de eklediğinizde bu sayı bini aşmıyor.
Rakamlar böyle diyor, peki ya gündelik gözlemler.
Örneğin, sokakta örtünmüş dolaşan kadın sayısındaki artışa ne demeli?
Diyanet’in yorumu bana makul geliyor: "Köyden kente göç, alışkanlıklarını da beraber taşıyor. Son zamanlarda kentteki tesettür artışı göçe bağlıdır diye düşünüyoruz."
Her cuma camide
Ertuğrul Özkök, 1996 tarihli Diyanet araştırmasını yazdı (26 Ekim 2005). O araştırmanın sonuçlarını bugünkü rakamlarla kıyaslarsak, on yıl içinde sabah, öğle ve yatsı namazına gidenlerin sayısında belirgin bir artış yok. Ama camilerde cuma namazı kılanların sayısı, 9 milyondan 13 milyona çıkmış, neredeyse yarı yarıya artmış. Üstelik on yıl önce yetişkin erkek nüfusun yüzde 40’ı cumaya giderken son rakamlarda bu oran yüzde 50’yi aşmış. Özkök, rakamları yorumlarken "Demek ki cami genellikle bir cuma olayı" diyor. On yıl sonraki rakamlar da bu yorumu destekliyor.