Paylaş
YAZININ başlığını yaşı yarım asra dayananlar gayri ihtiyari, ‘‘Demirbank hayırlı günler diler’’ diye tamamlayabilir. Veya son gelişmeleri dikkate alarak ‘‘Riski seven bankacı Allaha ısmarladık der’’ yorumunu yapabilir.
Artık hangi başlığı sevdiyseniz, tercih size kalmış...
Başlık oyunuyla maksadımız, dikkatinizi 57 yıllık Demirbank'ın son 6 yıllık hikáyesine çekmek. 1994 krizinde büyüyen Demirbank'ın 2000 yılında kopan fırtınada zora düşmesinden ders çıkarmaya çalışmak...
***
Demirbank'ın sahibi Halit Cıngıllıoğlu'nun 1994 krizindeki kazancıyla edindiği iki mülk iş dünyasında geniş tartışma yarattı: Honey Money (Ballı Para) isimli yatı ile ikinci bankası...
Ama Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu'na göre Demirbank kaynaklarının sahibi tarafından ‘‘kötüye kullanımı’’ söz konusu değil. Yani halk arasında yaygın tabirle ‘‘hortumlama’’ yok.
Peki Demirbank'ın sorunu nerede? Bankanın bilançosunu bu işten anlayanlara yorumlattık, iki kaleme dikkati çektiler:
1) Bankanın Menkul Kıymet Cüzdanı, yani devlet iç borç senetleri, hisse senetleri ve diğer menkul kıymetler toplamı 600 trilyon lirayı aşıyor. Bu rakam toplam aktiflerin yaklaşık dörtte birine yakın.
2) Demirbank'ın kredileri 1999 haziran ayından 2000 haziran ayına kadar yüzde 264 büyüdü ve 905 trilyon liraya çıktı. Bu rakamın içinde bireysel (tüketici) kredilerin payı yüksek...
Bankacılık kesiminde güven ortamı bozulup, nakit akışı tıkanınca;
Káğıt satışları başladı, faizler yükseldi. Demirbank'ın elindeki káğıtları çevirecek gücü kalmadı.
Banka düşük faizle açtığı tüketici kredileri nedeniyle zarar etmeye başladı.
***
Şimdi Demirbank, Fon'a geçti... Oluşan zararını banka mudileri, fon kaynakları yetmezse vergi mükelleflerinin tamamı ödeyecek.
Zaten -şimdi kapsamı yeniden genişletilmesi gündemde olan- Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu'nun açmazı tam bu noktada yatıyor.
‘‘Buradan çıkaracağımız ders, mevduat sigorta sisteminin politikacılar ve otoriteler tarafından sorunları gizlemede ve ertelemede kullanılabileceğidir. Yani mevduat sigortası sadece mevduat sahibi ve bankacının davranışlarında değil, politikacı ve bürokratın davranışlarında da ahlaki riziko yaratabilir.’’ (Yükselen Ekonomilerde Bankacılık Krizleri, Çeviri ve Sunuş Ali İhsan Karacan.)
Demek ki sigorta, herkesin her istediğini yapması anlamına gelmiyor.
Hatta aksine, bir banka rakiplerinin çok üstünde faizle mevduat topluyorsa engellenmesi gerekiyor. Başka banka sektör ortalamasını katlayan hızla büyüyorsa, ‘‘dur’’ denilmesi lazım geliyor. Bankacılık otoritesinin, bankalarla ilgili risk derecelendirmesi yapıp, kamuoyuna açıklaması hayati önem taşıyor.
Belki de yazının başlığını ‘‘Zekeriya Temizel'e açık mektup’’ olarak değiştirmek gerekiyor.
Paylaş