Bu cinayet neden çözülmez (3)

ANKARA
İSMAİLAĞA cinayetiyle ilgili iki yazıma cemaatin eleştirisi, "Sen ne anlarsın ki" diye özetlenebilir. Elhak doğru, tarikatla hiç işim olmadı, olmaz da...

Ama hazretler kabul eder ki, katil de değilim.

Buna rağmen cinayet haberi yazacak kadar gazeteciyim.

Üstelik genç müritleri hatırlamayabilir.

Cüppeli Hoca ile bu sütunun tanışıklığı hayli eskidir.

* * *

Beş yıl kadar önce 19 Haziran 2001’de İsmailağa Camii’ne doğru yürüyen yaşlı bir adam kurşun yağmuruna tutuldu, bacaklarından vurularak kanlar içinde yere yığıldı.

Bacağa sıkılan kurşunun tercümesi, alacak-verecek meselesiydi. Nitekim polise teslim olan saldırgan Fahri Vural (41) ilk ifadesinde, "Fabrikasında müdür olarak çalıştığım bu şahıs, beni 1 milyon mark kadar borca soktu, 8 ay önce işten çıkarttı. Fakir fukaranın parasını yedi" dedi.

Suç mahalli İsmailağa, zanlı eldeydi, peki ya kurban kimdi?

O tarihte 65 yaşını süren işadamının ismi Yusuf Ünlü’ydü. Eşi Rabia ile 1960 yılında evlenirken nikáhı kıyan İsmailağa imamının ismi Mahmut Ustaosmanoğlu’ydu. 27 Şubat 1965 tarihinde doğan oğlu Ahmet’in din eğitimini yine aynı hoca üstlendi. Küçük çocuk daha ilkokula başlamadan sarık taktı.

Ve hálá çıkartamadıysanız biz söyleyelim: Yusuf Ünlü, İsmailağa cemaatinde Cüppeli Hoca olarak ün kazanan, liderliğe oynayan Ahmet Ünlü’nün babasından başkası değildi.

* * *

Yusuf Ünlü
’nün işleri uzun süredir bozuktu. Demir çivi üreten fabrikası 1998 yılında, yani saldırıdan üç yıl önce iflas etti, alacaklılar sıraya girdi. Resmi kayıtlar böyle diyordu.

Ama ya her vaazında bugünün parasıyla yüzlerce YTL toplayan, kaset ve takvim pazarlayan, zengin müritlerine "Bir değil yüzlerce tane alın, dağıtın" diyerek adeta bayi teşkilatı kuran oğlu Cüppeli Ahmet’le maddi, manevi ilişkisi ne durumdaydı?

Anlaşılan sadece biz değil cemaati de merak ediyordu. Çünkü Yusuf Ünlü, aynı zamanda oğlunun kurduğu Fatih Hak ve Hizmet Vakfı’nın da başkanıydı. Cüppeli’nin önsözüyle 1999 yılında yayın hayatına giren Beyan Dergisi’nin Mart 2000 sayısında Yusuf Ünlü ile bir söyleşi yayınlandı.

Yani oğlu sordu, babası yanıtladı, bakın neler anlattı:

Beyan: Ahmet Hoca gecede 50 milyar lira para topladı, size aktardı iddiaları var.

Yusuf Ünlü: Kesinlikle yalan ve iftira.

Beyan: Fabrikanızda çalışanlara bozuk parayla ödeme yaptınız, bunlar vakıf parası mıydı?

Yusuf Ünlü: Vakfa yardım olarak gelen bozuk paraları kendi çekimle değiştirdiğim olmuştur.

Beyan: (Emlak Bankası’nı dolandıran) Kemal Horzum ve Fikret Öngen ile ilişkiniz tartışılıyor.

Yusuf Ünlü: Ben Kemal Horzum’u 1970’li yıllarda tanıdım, fabrikama demir lisansı almama yardım etti. Fikret Öngen’i ise Hamit Alp olarak biliyordum, hasta ziyaretinde tanıdım. Fabrikama geldi gitti, ama işyerimde çalışmadı.

* * *

Bir de sahte para basıp piyasaya sürerken yakalanan müritler var ama yerimiz kalmadı.

Ama herhalde meramımızı anlatabildik. Tarikatı bilmesek de suçu nerede görsek tanırız.

Çünkü suçun dini, imanı, etnik kökeni olmaz. Bunların arkasına sığınmak suçu ağırlaştırır.

O yüzden Müslüman’a düşen bu suçları örtmek değil aydınlatmak olmalıdır.

Değil mi ihvan?
Yazarın Tüm Yazıları