ANKARA ASLINDA Ergenekon’da sürpriz yaşanmadı. Savcılık iddianamesinde;
1 Temmuz günü gözaltına alınan ve daha sonra tutuklanan iki emekli paşa, Sinan Aygün ve gazeteci Mustafa Balbay’a dönük suçlamalar yer almadı. Bunun için ek iddianame beklenecek.
Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen (gerçeklik davası temyizde) Darbe Günlükleri metinlerinde yer alan iddialar bu davada gündeme gelmeyecek, askeri savcılık araştıracak.
* * *
Peki Ergenekon’un üç savcısı, dava mimarisini nasıl kuracak? Çok büyük ihtimalle Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombalardan yola çıkılacak... Devletin otoritesini ortadan kaldırma, halkı isyana teşvik amaçlı (TCK 314) "terör örgütü" tarif edilecek, 1 Temmuz tutukluları ya çete üyeliğinden ya da muhtemelen yöneticilikle (TCK 220/5) suçlanacak.
2 bin 455 sayfanın kısa künyesi böyle.
* * *
Savcılığın elinde başka hangi kanıtlar var bilmiyorum... Ama Ergenekon’u Danıştay-Cumhuriyet’e bağlayacak zincirin hukuki sağlamlığı hakkında soru işaretleri yok değil.
Hatırlayacaksınız, Danıştay davasında sanıklardan Osman Yıldırım’ın çok önemli açıklamalar yapacağı beklentisi hákimdi. Oysa Osman Yıldırım hiçbir ifşaatta bulunmadı. Mart ayında medyada Yıldırım’ın Ergenekon Savcısı ile görüştüğü ve ifade verdiği bilgisi yer aldı. Yine iddiaya göre, Yıldırım yeni ifadesinde şu bilgiyi verdi:
"Arslan’la (Danıştay katili) birlikte tahsilat işleri yapardık. Cumhuriyet Gazetesi’ne atılan bombaları 27 Nisan 2006 tarihinde Ataşehir’deki ofiste görüştüğümüz Veli Küçük Paşa’dan aldık. Veli Paşa, bombaların birini bana, ikisini de Alparslan Arslan’a verdi."
Bombalarla ilgili bir başka şüphelinin teşhisi de yine Osman Yıldırım’a dayanıyor. Yıldırım’a göre, bombaların teslimi sırasında TSK’dan ayrılma Muzaffer Tekin de hazır bulundu.
Ergenekon’u Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet’in bombalanması olayında bir numaralı şüpheli konuma getiren bu ifadeler iyi güzel de... Mahkeme nezdinde ne kadar muteber, orası yoruma bağlı.
Çünkü belki farkındasınız belki değilsiniz... Danıştay davasının karar aşamasına geldiği günlerde, yani geçen yılın haziran ayında Ergenekon gözaltıları başladı.
Danıştay davasının görüldüğü Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, medyadaki haberler üzerine İstanbul’dan dosyayı istedi. İnceledi, Ergenekon şüphelilerini/ilişkisini karıştırmadan kararını verdi (13 Şubat 2008). Karar gerekçesini de iki ay kadar sonra (28 Nisan 2008) açıkladı:
"Yapılan inceleme ve değerlendirmeler sonucu, sanıklar ve sanıklara isnat edilen eylemler ile ilgili yürütülen hazırlık soruşturmasının (Ergenekon) arasında suç vasfını, sanıkların hukuki durumunu ya da sübutu etkileyecek şekilde bir bağlantı tespit edilememiştir. Dolayısıyla o hazırlık soruşturmasının sonucunun beklenmesine gerek de duyulmamıştır.
Yine, sanık Osman Yıldırım, duruşmadaki savunmaları yanında, cezaevinden genel iddialar içeren dilekçeler göndermiş ise de yargılama aşamasında somut olayı aydınlatacak nitelikte bilgi içermeyen bu dilekçelere itibar edilmeyerek, ayrıca araştırılması yoluna gidilmemiştir."
* * *
Sabrınızı zorlamadan özetlersek;
1) Ankara mahkemesi, İstanbul dosyasını da gördükten sonra, daha üç ay önce Ergenekon ve Danıştay arasında bağlantı kuramadı.
2) Yine aynı mahkeme, hükümlü Osman Yıldırım’ın (ceza indirimi amaçlı?) ifadelerine itibar etmediğini gerekçeli kararında açıkladı.
3) Ama Ergenekon Savcılığı iddianamesinin Danıştay/Cumhuriyet eksenli hazırlandığı anlaşılıyor. Ortada Ankara mahkemesinin kararı varken iddianamenin Ergenekon bölümünü İstanbul mahkemesi kabul edecek mi, önümüzdeki günlerde göreceğiz.