ANKARA CHP’nin çarşaflı kadınlara parti rozeti takması çok tartışıldı.
Ama fazlaca konuşulması, "eksik tartışılmadığı" anlamına gelmiyor.
Örneğin... Evet, CHP çarşaflı, tesettürlü ve türbanlılara kapısını açıyor.
Ama neden soruyu ve tabii ki eylem denklemini tersten kurmuyoruz.
Çarşaflı, tesettürlü veya türbanlı kadınlar neden CHP kapısına geliyor?..
Neden AKP’den, SP’den, MHP’den, diğer sağ partilerden umut kesmişe benziyor?
CHP lideri Deniz Baykal’a kafama takılan soruları yönelttim:
- Türbanlı kadınların parti toplantılarına katılması meselesi nedir?
- "Sizin parti toplantılarınıza türbanlı gelse alır mısınız?" diye sordular. "40 yıldır alıyoruz. Bütün bizim grup toplantılarımıza bakın, yığınla türbanlı insan vardır, bunu izler. Gayet tabii bizim toplantılarımıza gelir, herkes gelir. Bizim böyle bir kıyafet kontrolü yapmamız söz konusu olmaz, Meclis’e de geliyor nitekim dedim."
- Peki istisnası yok mu?
- Bir provokasyon amacıyla olmamak kaydıyla... Onu da şart koştum. Provokasyon amacıyla değil ise herkes gelir, bundan daha doğal ne var.
- "Neden daha önce yoktu, bu yeni bir açılım mı?" diye soranlar var...
- Açılım diye bir şey yok, diye ısrarla söylüyorum. Ben insani bir tavır takındım. Bir yıl önce de bu durum ortaya çıksaydı aynı şekilde davranırdım. Ama bir yıl önce bir başı örtülü insan AKP’den kopup CHP’ye gelme noktasında değildi. Şimdi o noktada. Öyle olduğu için bu olay önüme geliyor. Geldiği zaman benim hayır demem mümkün mü? Bu bir siyasi mesele değil. Öyle yasak yok kardeşim. Nitekim, bizim toplantılarımıza bir sürü insan gelir, milletvekillerinin türbanlı eşleri vardır, partiye destek veren yığınla türbanlı insan vardır, bizim mitinglerimizde, toplantılarımızda en ön saflarda türbanlılar vardır.
Deniz Baykal’ın tekrar tekrar anlatmaya gayret ettiği duruşunu ahlaki ve insani buluyorum. Tekrar başa dönüyorum; türbanlıların CHP’ye gösterdiği teveccüh, bu partiyi veya seçmenini rahatsız edecek gelişme olamaz. Çünkü din, siyaset alanında kırmızı çizgi haline gelemez, oy açısından ayırt edici özellik sayılamaz. Bu denklemin tersi de, düzü de çalışır. Din istismarına karşı çıkanlar, mütedeyyin kitlelerin ilgisine bırakın üzülmeyi, sevinmelidir.
Haberiniz olsun
AHAT Andican’ın adını ilk duyduğumda soyadı ilgimi çekti. Beklediğim gibi soyadı tesadüf değildi. 1916 Türkistan isyanında Ruslara kök söktüren Fergana vadisindeki aynı isimli kentte doğan aileden geliyordu. Yıllar sonra Promete isimli, İkinci Dünya Savaşı öncesi kurulan gizli mülteci örgütünü (Alman yanlısı) araştırırken yine yollarımız kesişti.
Ahat Andican’ın akademik titizliğini, Türkistan Mücadelesi isimli kitabını okurken yine hatırladım.
Siyasette de kendisine yakışan yerde durdu, Türk Cumhuriyetleri ile ilişkilerden sorumlu bakanlığı üstlendi.
Ama gözüken o ki, ne kitapları ne de politika Ahat Bey’i asıl mesleğinden uzaklaştırmadı. Profesör Ahat Andican üniversiteye döndü, cerrahlığa devam etti.
Şimdi de her zamanki sakin ve fakat iddialı üslubuyla İstanbul Üniversitesi rektörlüğüne adaylığını koydu.
Haberiniz olsun istedim!
Denge normalleşir
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı yakaladığımda Adana’daki istifayı sormadan edemedim.
- Aytaç Durak’ın istifasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Çok önemli. Çok ciddi bir tablo. Adana’da bir ufuk açılmıştır. AKP, Başkan’ın katkısıyla bu işi götürüyordu. Artık gerçekle yüz yüze gelecek. Saçları kesilecek, önüne dökülecek. Durak’ın ayrılması normalleştirecek dengeyi.