Paylaş
TAKVİMİN cilvesini yeni fark etmemiz rastlantı sayılmaz. Çünkü 12 Eylül'ün kılıç artıklarına darbe tarihinden beş gün sonra, ama 19 yıl öncesine rastlayan 17 Eylül tarihinin bir anlam ifade etmesi daha çok yenidir... Bu tarih belki de çoğunuza hálá tanıdık gelmiyor.
Oysa 17 Eylül günü yakın tarihin en az 12 Eylül kadar önemli bir dönemecidir. Hatta belki de 12 Mart ve 12 Eylül'ün habercisi öncü depremdir... Bu ülkenin seçimle işbaşına gelmiş ve darbeyle devrilmiş başbakanının daracağında can verdiği tarihtir...
***
Bu cennet ülkede herkesin siyaset ve futbol hakkında yeterince bilgisi vardır... Ama bu zenginliğe karşın -tabirimi mazur görün- siyaseten çok yaygın şu geyik muhabettine akıl erdirmek mümkün değildir:
‘‘Bu ülkede siyasetçi yetişmiyor azizim...’’
Hayrettir bu ülkede iyi komutan yetişiyor, bilim adamı, medya mütefekkeri çıkıyor... Hatta Fenerbahçe on birinin yarısına yetecek kadar Türk futbolcu bile bulunabiliyor... Ama siyasetçi yetişmiyor, acaba neden?
Nasreddin Hoca misali, ‘‘Yetişeni asanlarda, hapse atanlarda, siyaset yasağı koyanlarda hiç mi kabahat yok?’’ diye sormak lazım gelmiyor mu?
Hayır, bu geyiğin devamı var...
12 Eylül'le ilgili tartışmalarda aynı terane: ‘‘Siviller görevini yapsaydı...’’ Muhtemel müdahaleler için gerekçe hazır: ‘‘Siyasetçi kirli, işini yapmıyor.’’
Peki bu kısırdöngüden nasıl kurtulacağız? Çikita muz gibi ithal politikacı getirmek de çözüm değil ki...
***
12 Eylül'de üzerinden silindirle geçilen kuşağın ilkokul yılları başbakan asan 27 Mayıs kadrolarını öven, eylemlerini ‘‘devrim’’ diye yazan tarih kitaplarını okumakla geçti...
12 Mart'ta sağcılar, sözde aydınların kışkırttığı ‘‘sol cunta işbaşına gelmedi, kurtulduk’’ diye sevindi... 10 yıl sonra siyasi hasımlarıyla aynı hapishaneyi paylaşacaklarından habersizdiler.
Demek ki askeri darbenin sağcısı, solcusu, demokratiği olmuyor...
Anlamak zaman alıyor, pahalıya patlıyor.
Siyasetçinin kökü kuruyor.
Karşı Görüş-Katkı
‘‘DEMOKRASİYİ savunmanızın gerekliliğine inanarak katılıyorum. Ancak yazılarınızdan irtica ve bölücü tehdidin büyüklüğünü iyi kavrayamadığınız veya bir aymazlık içinde bulunduğunuz ve dolayısıyla demokrasi havarisi durumuna düştüğünüz kanaatine varmaktayım.’’ (H.Ü.)
‘‘Bu devlet ciddiye alınmaz oğlum. Yazma boşuna. Ha senin bu işle para yaptığını unuttum. Özür, good job.’’ (Ö.K.)
‘‘Okuyucularınızın verdiği tepkilerden bazıları beni o kadar ürkütüyor ki ülkemin geleceğinden şüphe duymaya başladım.’’ (R.O.A.)
Paylaş