Paylaş
SOĞUK Savaş yıllarına rastlayan iktisat kitaplarında Sovyetler'in çelişkisi iki eksenli bir grafikle anlatılırdı. Eksenin biri tereyağı, diğeri top-tüfek-tank üretimini temsil ederdi...
Böylece Kremlin'in silahlanma uğruna halkını aç bıraktığı yorumuna gidilirdi, ki elhak doğruydu. Sovyet sistemi zaten bu yüzden çöktü.
İlk gençlik yıllarımda tanıştığım bu tabloyu Türkiye'ye uyarlamak doğru mudur, pek emin değilim. Anadolu Grubu patronu Tuncay Özilhan, hem gelir dağılımı adaletsizliğinden ve artan yoksulluktan, hem de savunma bütçesinin yüksekliğinden söz ettiğine göre bu tartışmanın da zamanı gelmiş olabilir... (Finansal Forum, 2 Ekim 2000).
* * *
Ama biz yine de bugünlüğüne bu tabloyu iki farklı parametreyle incelemek eğilimindeyiz:
Dikey eksene baraj yazalım, son 20 yılda kimilerine göre Türkiye'ye çağ atlatan altyapı yatırımlarını temsil etsin... Yatay eksene, hukuku koyalım, yıllardır ihmal edilen beşeri sermaye altyapısını hatırlayalım...
Gerisi zaten çocuk oyuncağı...
Kaleminizi dikey eksende yukarı doğru hareket ettirdiğiniz zaman daha fazla altyapı karşılığında daha az hukukla yetinmeye rıza gösterirsiniz...
Veya daha fazla hukukun, daha az altyapı yatırımı anlamına geldiği gibi garip bir sonuca varmanız da mümkün...
Soyut tariften hoşlanmayanlar açısından meseleyi şahsi eşkále dökersek:
Barajlar Kralı, GAP'ın mimarı, Muhteşem Süleyman gibi mütevazı sıfatlarla anılmayı seven sekiz ve dokuzuncu cumhurbaşkanlarımızın ekolünde altyapı boldu, ama hukuk eser miktardaydı... (Bakınız, ‘‘Anayasa'yı bir kez delmekle bir şeycik olmaz’’ veya ‘‘Verdiysem ben verdim’’ söylemi, oğul, kız, yeğen ve bilumum akraba/kabile skandalları...)
Buna karşılık onuncu, sıfatsız ve partisiz cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in hukuk merakının Türk ekonomisine büyük maliyet çıkardığından yakınılıyor... (Bakınız son bankalar kararnamesi nedeniyle Dünya Bankası kredisinin geciktiği şikáyeti.)
Dolayısıyla saçma sapan gözüken hukuk ve altyapı çelişkisi ne yazık ki bizim uydurmamız değil, tam tersine dayatılan bir denklem...
‘‘Daha fazla yatırım, iş ve aş için daha az hukuk’’ mantığı, topluma ‘‘H epsi yiyor, ama hiç değilse bazıları iş yapıyor’’ etiketiyle pazarlanıyor.
* * *
Ne var ki bu denklemde gerek baraj, gerekse toplum-siyaset mühendislerinin unuttuğu bir parametre daha saklı. Hazretler babalarının paralarını yeseler iyi, ama kullandıkları finansman kaynakları yabancı...
Ve baraj krallarının boşalttığı hazineyi yine dış kaynak-kredi veya doğrudan yatırımla doldurmak ancak hukuk adamlarının itibarıyla mümkün...
Yarın bu konuda ayrıntıya gireceğiz.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Gururun ön planda olduğunu görmek içimi sızlatıyor. ‘Hata yapmışız' diyebilen insan asla değerinden ya da reytinginden bir şey kaybetmez. İster oy versin ister vermesin, ülkenin her vatandaşı iktidarın başarılı olmasını ister. Bizim önümüze ‘Sezer'e karşı Ecevit' sandığı gelmeyecek ki. Anayasa'ya aykırı iş yapmak ister pozisyonunu, fanatikler hariç, kimse onaylamayacaktır.’’ (N.A)
‘‘Neden korkacaklar? Cüppeleri sırtlarında!’’ (A.Y)
Paylaş