BUGÜN size bir iddia ve en yetkili ağızdan yanıtını aktaracağım.
İddianın önemli aktörleri, ABD Büyükelçiliği ile tutuklu Ergenekon zanlısı Levent Ersöz Paşa.
Olayı köşeye taşımadan iki ayrı kaynaktan teyit aldım. Ersöz’ün yakınları ile görüştüm. Ancak olayın geçtiği tarihte yetkili görevde bulunan üçüncü ve kilit bir isim hatırlamadı/doğrulamadı.
Yine de yazdım, çünkü ABD’nin Ergenekon soruşturmasında çok tartışılan rolüne ilişkin ipucu veya en azından fikir verebileceğini düşünüyorum.
Anlatacağım olay zinciri 2003 yılı sonunda geçiyor.
ABD’nin o tarihteki Ankara Büyükelçisi olan Eric Edelmann’a iş dünyasını temsil eden bir dernek ziyarete geliyor.
Derneğin başkanı, Büyükelçiye eski Deniz Kuvvetleri Komutanlarından Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen günlüklerin birkaç sayfasını takdim ediyor.
"Bu sayfalarda yazılanlar doğruysa Türk ordusu içinde Rusya yanlısı, ABD karşıtı eğilimin nasıl yükseldiğine kanıttır, bilmenizi istedik" diyor.
Büyükelçi, günlükten alındığını iddia ettiği sayfaları siyasi müsteşarı olan J.K.’ya veriyor, araştırmasını istiyor.
Ama Amerikalı diplomat, bir Türk dostunu arayarak, bu bilgiyi TSK’ya ulaştırmasını öneriyor.
Türk aracı, önce o tarihte Jandarma İstihbarat’tan sorumlu Levent Ersöz’e giderek günlük sayfalarını veriyor. O da komutanı Şener Eruygur’a yazıyor.
Aracı ABD’li diplomatın, "Türk Silahlı Kuvvetleri içine bir cemaat sızması var, ABD’liler bilmenizi istiyor" mesajını da iletiyor.
Ardından dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri’ne aynı bilgi ve belgeleri veriyor. Neticede bazı subaylar ve komutanların emekliliğiyle sonuçlanan süreç başlıyor.
Analiz
Eğer iddia doğruysa, ABD, 2003-2004 yıllarına rastlayan süreçte ve kimilerine göre hükümete karşı darbe hazırlığı sırasında tavrını askerden yana koymuş. (1 Mart 2003 Irak tezkeresi krizi yüzünden olabilir mi?). Ama bugün belli ki bu akim kalmış darbeyi soruşturanlara yardımını esirgemiyor. Çelişki mi, bence değil. ABD’nin her zaman kazananla çalışmak istediği düşünülürse...
Komutanın yanıtı
BU iddiayı o dönemdeki en yetkili komutanlardan birisine elektronik posta ile sordum. Kendisi, ismini saklı tutmam şartıyla şu bilgiyi verdi:
"Böyle bir olayı hatırlamıyorum. Ancak iddiayı dikkatlice incelerseniz kendi içinde çok tutarsız olduğunu anlarsınız. Belki anlamışsınızdır da. Böyle bir dernek niye ABD Büyükelçisi’ne gitsin ki? Dernek yerine niye Büyükelçilik bu bilgiyi bir Türk aracıyla Jandarma İstihbarat Başkanı’na versin ki? Niye önce değil de sonradan Genelkurmay Genel Sekreteri’ne verir ki? ABD düşmanlığı ile cemaat sızmasının ilişkisi ne olabilir ki? (Hangi cemaatse?) Bu nedenle bu haberiniz bence tutarlı ve önemli olmayabilir. Tabii ki takdir sizindir."