Paylaş
Bilmem duydunuz mu, A.K., A.A. ve L.H önceki gün tahliye oldular... M.S'nin ise 14.5 ay daha cezası kaldı...
Yoksa kim olduklarını çıkaramadınız mı?
Aslında haklısınız, baştan ‘‘Baklava Çetesi’’ dememiz lazımdı. Çünkü Türkiye, Gaziantepli dört delikanlıyı bu isimle tanıdı. Birkaç kilo baklava, yanında da fıstık ezmesi uğruna 30'ar ay hapis cezası çeken dört delikanlıdan üçü sonunda özgür kaldı.
30 koca ay... 30 kere 30 gün...
Nasıl geçti, işin o kısmını ancak çocuklar bilir.
Ama onlar içerideyken arada neler oldu derseniz?..
Bırakalım arşiv konuşsun...
* * *
Adalet cephesinde baklava cezası vicdan sızlattı. Dönemin Adalet Bakanı da içine sindiremedi:
‘‘Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, küçüklerin işledikleri bazı suçları tanımlayan yasalarla ilgili inceleme başlattı. Gaziantep'te bir pastaneden baklava çalan çocuklara verilen 6'şar yıl 7'şer ay ağır hapis cezasının toplumdaki adalet duygusunu rencide ettiğini söyleyen Bakan Sungurlu şunları söyledi: Yasanın değişmesi söz konusu mu onu inceletiyoruz. Gerekirse yasa değiştirilir, çünkü kamuoyu, bu işten fevkalade rahatsız oldu. Demek ki adalet duygularını rencide eden bir hadise var.’’
(9 Temmuz 1998, Ajanslar).
* * *
Gaziantepli dört delikanlı 1997 Ekim ayında yakalandılar...
Ama Gaziantep'te hırsızlık bitmedi...
Zaten nasıl biter ki, 1998 Temmuz ayının ilk haftasında gazete manşetlerini Gaziantepli başka bir çetenin hırsızlık haberleri süsledi: ‘‘Otomobil hırsızlarıyla çete kurarak çalıntı otomobilleri sattıkları öne sürülen, aralarında Gaziantep Emniyet Müdürlüğü Hırsızlık Bürosu Başkomiseri A.G. ile yedi polisin de bulunduğu 13 kişi hakkında 24 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.’’ (4 Temmuz 1998, Sabah Gazetesi).
Kaderin cilvesine bakın ki, hırsızlık iddiasıyla yargılanan Hırsızlık Bürosu Amiri Başkomiser A.G, Baklava Çetesi'nin tutuklanması için hazırlanan fezlekenin altındaki imzanın sahibiydi.
(14 Temmuz 1998, Hürriyet Gazetesi).
* * *
Hani küçükken ‘‘hırsız-polis’’ oynardık hatırlar mısınız?
Sonuna doğru mutlaka bir mızıkçı çıkar, kimin kim olduğu karışırdı ya, işte aynen o hesap. Gaziantep'teki bu oyunun sonucunu, hatta faturasını görmek için bir yıl daha beklemek gerekti:
‘‘Emniyet Genel Müdürlüğü'ne göre 1998 yılında Türkiye genelinde 16 bin 926 otomobil çalındı. Türkiye'de 8 milyon 359 bin 636 motorlu kara taşıt var. Demek ki otomobilinizin çalınma riski binde 2 düzeyinde... Emniyet, otomobil hırsızlığında başı çeken illerin listesini de çıkardı. İlginçtir, herkes otomobil sayısının bir milyonu aştığı İstanbul'un ilk sırada yer almasını bekledi. Ama Gaziantep otomobil hırsızlığında İstanbul'u geride bıraktı. 134 bin 451 aracın bulunduğu Gaziantep'te 1998'te 941 otomobil hırsızlığı yaşandı. Gaziantep'te her bin otomobilden yaklaşık 7'si çalındı. İstanbul'da ise bu risk binde 5.5 oldu.’’
(8 Haziran 1999, Hürriyet Gazetesi).
* * *
Gaziantepli çocukların hapis yattıkları 30 ay işte böyle geçti.
Adaletsiz yasalar değişmedi, polisler hırsızlıktan yakalandı, otomobiller çalındı...
Hepsinin faturası sanki dört tane yeni yetmeye çıkarıldı.
Herkes Baklava Çetesi'ne özel bir yasayı boşuna bekledi, durdu.
Yerine mostralık iki politikacıdan birisini Çankaya'ya yollayacak, diğerini hapisten kurtaracak paketi önümüze koydular. Destek istediler. Zor alırlar. Gerçek demokrasinin yolu baklavaya özgürlükten geçer.
Paylaş