Paylaş
MERKEZ Bankası'nın döviz piyasasına neden müdahale edemediğini geçen hafta boyunca bu köşede tartıştık. Kısaca hatırlatmak gerekirse;
1) Merkez Bankası rezervleri yeterli değil, dış kaynak lazım, 2) Para politikası için programın açıklanması bekleniyor, 3) Faizler kamu ve fon bankaları operasyonunun maliyetini daha da artırmamak için düşük tutuluyor.
***
Dolayısıyla dövizde denge fiyatı tamamen piyasa oyuncularına bırakıldı. Dalgalı kur hakikaten dalgalanmaya başladı. Örneğin, dün saat 11.00-12.00 arasında bankalararası piyasada dolar fiyatı önce yüz bin lira yükseldi, ardından 50 bin lira geriledi, piyasa ancak öğleden sonra sakinleşti.
İşte bu gergin dakikalarda yerli-yabancı bankaların piyasa işlemleri merkezlerini (dealing room) aradık, gün içinde trilyonlarca lira ve milyonlarca dolar satan genç bankerlere danıştık.
Çoğu 35 yaşını aşmamış piyasa oyuncuları (trader) önce genel iki tedirginliğe işaret ediyor: a) Esnaf paketi fazla cömert bulundu, programdan taviz olarak algılandı. b) Kemal Derviş'in programı geciktikçe açıklama etkisinin azalacağından korkuluyor.
***
Piyasanın nabzını yükselten bu genel tespitlerden daha güncel ve sıcak gözlemlere geçersek:
1) Piyasada bir milyon 300 bin lirada güçlü direnç oluştu. Hem geçen hafta hem de dün bu rakama yaklaşan dolar kuru dirence çarpıp anlamlı miktarda düşüş gösterdi. Örneğin, dün bir milyon 290 bin liranın üstündeki kurdan (tam rakamı açıklamak istemiyoruz) satış yapan bankacı bakın ne diyor: ‘‘Satışı yaptım ama ardından ‘Acaba emekliliğimi isteyeyim mi' diye düşündüm. Çünkü eğer bir milyon 300 bin liralık direnç kırılsaydı ben sattığım dövizi kim bilir kaç liradan yerine koyacaktım...’’
2) Piyasa son derece sığ... 15-20 milyon dolarlık döviz alımı fiyatları yüz-yüz elli bin lira yükseltebiliyor. Dün saat 11.00-12.00 arasında gerçekleşen alışverişin hacmini deneyimli bir oyuncu, ‘‘70 milyon dolar’’ düzeyinde tahmin ediyor. Yani normal günlerde yüz milyonlarca dolarlık alışveriş hacmi bulunan piyasada bir bardak suda fırtına kopuyor.
3) İthalat talebi döviz ucuzlayınca hemen devreye giriyor. Bugünkü faiz ve kur dengesine göre, örneğin 1 milyon 200 bin liranın altı görüldüğünde ithalatçı ihtiyacı olan dövizi almaya yöneliyor.
4) Yüksek rakamlardan herkes korkuyor. Dün Reuters ekranında aniden yükselişe geçen rakamlar karşısında oyuncular birbirini, ‘‘İşin bittiyse çek şu rakamı’’ diye uyarıyor. İlginçtir, bu uyarı işe yarıyor.
***
Döviz piyasasında sükûneti sağlayan söylentiyi de aktaralım: ‘‘Bankaların elindeki iç borç senetlerinin döviz káğıtlarıyla değiştirilmesi yönündeki pazarlıkta ilerleme sağlandı.’’
Döviz káğıtları, bankaların açık pozisyonlarını (döviz borçlarını) kapatmaları yönündeki baskıyı hafifletecek.
***
Başlığa 1 milyon 300 bin lira direncini koyduk. Ama şu sıralar temkini elden bırakmamak lazım. Dirençler kırılmak üzere oluşur.
1 milyon 300 bin liralık direncin gücü de hükümetin, halkın ve piyasaların sabrını daha ne kadar test edeceğine bağlıdır.
KARŞI GÖRÜŞ-KATKI
‘‘Sayın Derviş'in nisan sonu için açıkladığı 1 milyon 100 bin liralık dolar kurunun dayandığı teknik temel şu: 1) 19 Subat öncesinde Türk Lirası yüzde 12-15 aşırı değerliydi. Kurun serbest dalgalanmaya bırakılmasıyla dolar kuru yüzde 20-25 yükseldi. Kur 900 bin oldu. (Kabaca 690.000 x 1.25). 2) Kur yükselişi nedeniyle mart ve nisan aylarında kümülatif yüzde 20-25 enflasyon olacak. Bunun da kura ilave edilmesiyle (900.000 x 1.25) nisan sonu kur 1 milyon 100 bin lira olur. O zaman aynı düşünce temelinde şu soruların cevabını araştırmak gerekiyor: 1) Nisan sonunda kur 1.100.000 olacaksa, bunun yol açacağı mayıs ve haziran ayları enflasyonu ne olur? (Bu düşünce temeline göre yüzde 20-25). 2) Mayıs ve haziran ayları enflasyonu sonucunda haziran sonu kuru ne olur? Sonuçta bir fasit döngü: Belli oranda devalüasyon, aynı oranda enflasyon... Ve o enflasyon da devalüasyona yol açar.’’ (Mustafa AKIN)
Paylaş