Tenisin sosyal yönü

DAHA önce VTB’nin (Veteran Tenisçiler Birliği) organize ettiği veteran turnuvalarının Tenis Federasyonu’nun kontrolüne geçmesinden bu yana federasyon-VTB sürtüşmeleri maalesef devam etmekte.

Ayrıntılara fazla girmeden konuyu şöyle yorumlamak istiyorum ;

Nizami ONDALIKOĞLU başkanlığında yeni seçilen VTB yönetimi Tenis Federasyonu’nun ilan ettiği turnuva takvimine ek turnuvalar düzenlemek istiyor. Federasyon da haklı olarak "Bizden izin almanız gerekir" diyor. VTB yetkilileri ise kulüp turnuvası adı altında, izin almadan turnuva oynatıyor. Bunun üzerine federasyon savcılığa başvuruyor ve ceza hükümlerini devreye sokuyor. Konu ile alakası olmayan kulüp personeline ve üyelerine federasyon, ceza tebligatları gönderiyor. Ayrıca kulübe para cezası veriliyor. Dosyalar mahkemelere gidiyor, iş gereksiz yere uzuyor.

Arkadaşlar; Tenis Federasyonu’nun amacı herkese tenisi sevdirmek ve oynatmak değil mi?

Federasyonun başlıca görevi Türk tenisini organize etmek ve yönetmektir.

Zaten ödenek zorluklarından dolayı Tenis Federasyonu, bünyesinde gereken sayıda profesyonel idareci ekibi oluşturamıyor. Dolayısıyla günden güne artan veteran ve hobi tenisçi sayısını organize etmekte de ister istemez zorlanıyor. Kaldı ki yılların VTB kurumu tenis sporuna, sosyal ilişkilerinden dolayı çok daha fazla insanı tenise teşvik edebilir.

Amaçlar aynı

Federasyonun koyduğu kurallara ve yönetmeliklerine tenis camiasının uyması gerektiğine inanıyorum. Öyle de olması gerekir. Burada yapılacak olan Federasyon Başkanı Sayın KUMOVA’nın liderliğinde iki kurumun masaya oturup, ortak paydada buluşması olmalıdır. Zaten her iki grubun da amaçları günden güne artan veteran ve hobi tenisini geliştirmek ve sevdirmek değil mi? O zaman, amaçları aynı olan bu iki kurumun en kısa zamanda bu toplantıyı gerçekleştirmesi ve olayı çözümlemesi gerekmektedir.

İnsanlara ceza tebliğlerini, mahkemeleri, savcıları, avukatları devreye sokmadan tenis oynatalım. Mahkemelere ve davalara harcanan paralar ile birkaç gencimizi yurt dışına turnuva oynatmaya gönderirsek tenisimize daha çok fayda sağlamış oluruz. Unutmayalım ki, en kötü anlaşma en iyi mahkemeden iyidir.

DAVIS KUPASI

DAVIS
Kupası’na katılan Milli Takımımız, Bosna Hersek’te Avrupa/Afrika Üçüncü Ligi’nde kaldı. Ulusal takımımız yetersiz hazırlıklara rağmen başarılı maçlar çıkartarak Play-off’a çıktı. Play-off’ta Litvanya’ya yenilerek toplam sekiz takımın katıldığı organizasyonda üçüncülüğü elde etti. İkinci Lig’e çıkan takımlar ise Monaco ve Estonya oldu.

30 GAME’LİK SET

KONU
Davis Kupası’ndan açılmışken mazide kalan bir rekora değinmek istiyorum. Türkiye Davis Kupası’na ilk kez 1946 yılında iştirak etti. Bugüne kadar toplam 101 maç yaptık. Bunun 43’ünü kazandık, 58’ini kaybettik. En çarpıcı rekorlar 1955 yılında İstanbul’da Mısır’a 4-1 yenildiğimiz karşılaşmada oldu. Mısırlı Badrelin SAYED ile Nazmi BARİ’nin tekler maçı 5 set (6-1, 3-6, 4-6, 7-5, 16-14) sürdü ve toplam 68 game oynandı. Bari, 5. sette toplam 30 game mücadele etmesine rağmen yenilmekten kurtulamadı.
Yazarın Tüm Yazıları