GEÇTİĞİMİZ günlerde www.tenisx.com sitesinde, "En beğendiğiniz tenis spikeri ve yorumcuları kimler?" konulu bir anket gördüm.
Artık dünyanın neredeyse bütün önemli turnuvaları canlı olarak evimizde, ekran başında izleme fırsatı bulduğumuz için "yerinde bir anket" diye düşündüm. Sonra aday listesini incelemeye başladım. Spikerlerin listesinde bir sorun yok. Beğendiğim spikerleri de şöyle sıraladım; eskilerden Fahri İkiler, yenilerden Barış Kuyucu ve Mehmet Sevinç. Ancak yorumcularla ilgili aday listesine baktığımda büyük hayal kırıklığına uğradım, sıralama bile yapamadım. Aynı zamanda bu yazıyı yazma vaktinin geldiğini hatta geç bile kaldığımı farkettim.
Nedeni basit; çünkü yorumcu isimlerinde tenis kökenli, müsabık tenis oynamış hiç kimseye rastlamadım. Yanlış anlamayın, "yorumcu olabilmek için illa iyi bir tenisçi olmak şarttır" demiyorum. Ama hiç olmazsa tenisi müsabık olarak oynamış olmak gerekiyor.Örneğin bir Nadal-Federer maçında vuruşları analiz edebilmek için, o vuruşu yapmanız ve onunla ilgili bilgiye sahip olmanız şarttır.
Bakın diğer ülkelerde maç yorumlarını tenisten gelmiş kişiler yapıyor. Yabancı kanallar John McEnroe, Mats Wilander, Chris Evert gibi tenisçilerle yıllık veya turnuva bazında sözleşme yapıyorlar ve onlara ciddi paralar ödüyorlar. Doğal olarak bu isimler de maç yayınına büyük prestij sağlıyorlar.
Gelelim bize... Amerika Açık tek bayanlar final maçını, İpek Şenoğlu, Pemra Özgen veya eski şampiyonlardan Duygu Akşit Oal, erkek karşılaşmalarını da tenisçilerimizden Haluk Akkoyun ya da antrenörlerden Mustafa Azkara ve Alaaddin Karagöz (isimlere takılmayın, onlar sadece örnek) gibi isimlerin yorum yapması daha doğru değil mi?
Yorumculara para vermek istemiyorlar
Peki biz bunu neden yapmıyoruz? Anlatayım...
Televizyon kanalları bu büyük turnuvaların yayın haklarını alabilmek için önemli paralar ödüyor. Ancak, her nedense bu kuruluşlar iş yorumcu bulmaya gelince kesenin ağzını iyice kapatıyorlar, iyi yorum yapacak kişilere para vermekten kaçıyorlar.
Böylelikle profesyonelce başlayan iş birden amatörlüğe dönüşüyor. Yıllarını tenise vermiş, hayatlarını bu spordan kazanan kişiler de haklı olarak yorum yapmayı reddediyor.
Böylece meydan, tenisi sadece spor akademisinde öğrenenlere, internetten takip edenlere ve bu sporu hobi olarak oynayanlara kalıyor.
Yazımın girişinde bahsettiğim ankete katılmak isteyenlere bazı tavsiyelerim olacak. Oy verirken, isimlere takılı kalmadan, yorumcu bunları yapabiliyor mu diye dikkate almanız gerekiyor.