Yıl sonu tek erkeklerde en iyi sekiz tenisçi ve çiftlerde yine en iyi sekiz takımın mücadele ettiği bu turnuvaya olan ilgi büyüktü. Toplam para ödülü 7.5 milyon dolardı. Novak Djokovic-Andy Murray finalini O2 Arena’da 17 bin 800 kişi izledi. Etkinlik süresince takribi 260 bin izleyici arenaya geldi. Müsabakalar 159 ülkede yayınladı ve 100 milyona yakın insan maçları ekran başında izledi. Ülkemizde ve Bulgaristan’da tenis sporuna olan yatırımları ile bilinen Garanti Koza, ilk kez bir Türk şirketi olarak bu dev organizasyonda altın sponsorların arasında yer aldı.
MURRAY – LENDL ORTAKLIĞI
İNGİLİZLERİN kahramanı Andy Murray turnuva boyunca 10 saate yakın kortta kaldı. Sadece Japon Kei Nishikori’ye karşı oynadığı maç bile üç buçuk saate yakın sürdü. Murray’nin tekrar efsane tenisçi İvan Lendl ile çalışması ona bu sene Wimbledon şampiyonluğunu ve olimpiyatlardaki altın madalyayı getirdi. Londra’da ise ilk maçtan itibaren ‘Beni burada yenemeyeceksiniz’ sinyallerini vermişti. Nitekim final maçında Djokovic’in yaptığı 30 basit hata sayesinde Murray maçı iki sette kazandı. Murray’nin arka çizgideki hâkimiyeti ve top kontrolü, yorgun gözüken Djokovic’i hatalara zorladı. Murray’nin dünya 1 numara olması İngilizlerin tenise olan ilgisini de artırdı.
Challenger turnuvaları kendi yerel oyuncularına verdiği imkânlar dışında uluslararası anlamda da kültürel bir önem taşımaktadır. Bu hizmeti sunarken turnuva organizatörü de bir kar elde etmek ister, ancak bırakın kar etmeyi artık gelinen nokta başa baş bile turnuvayı bitirebilmek büyük başarı sayılıyor. Fakat TED Spor kulübü bu olumsuzluklara rağmen turnuvayı ayakta tutmayı hatta ödül almayı bile başardı.
Peki bu tarz turnuvaların yurtdışında para ödülünün dışında nasıl bir bütçeyle ve ne tür desteklerle hayatlarını sürdürmektedirler? Bu soruların cevaplarını ve yurtdışında spora dolayısıyla tenise olan sponsorluk bakış açısının nasıl işlediğini American Express İstanbul Challenger'in turnuva direktörü Cem Tınaz’a sorduk;
"CHALLENGER SERİSİ, ERKEK TENİSİNİN TEMELİ"
1-) Challenger serisi turnuvaların küresel tenis için önemi nedir?Challenger serisi, profesyonel erkek tenisinin temelini teşkil ediyor. Bir spor dalına yönelik bilgiyi belirleyen faktörlerin başında sporcuların elde ettikleri gelirler geliyor. Tenis sporu bu anlamda diğer bireysel spor branşlarından belirgin bir şekilde ayrılıyor.
Geçtiğimiz sene Roger Federer yaklaşık 60 milyon dolarlık sponsorluk geliriyle 'bireysel sporlarda dünyada en çok kazanan sporcu' unvanını elde etti. Federer’in spordan elde etmiş olduğu gelirlere baktığımızda ise kariyeri boyunca toplam 110 milyon dolar turnuva para ödülü kazandığını görüyoruz. Bireysel spor branşları için bunlar oldukça yüksek rakamlar.
Turnuva, uluslararası Cezmi Or Atletizm Kupası ile beraber ülkemizin en eski uluslararası spor etkinliği. Sadece sportif değil ayrıca İstanbul’u tanıtan kültürel bir etkinlik.
1960'lı yıllarda henüz teniste profesyonelleşme süreci olmadığı dönemde o zamanın zirvede olan İlie Nastase, Roy Emerson ve Bob Hewitt gibi tenisçiler İstanbul’a TED’in eski Taksim'deki yerine gelirdi.
Oyuncuların cüzi cep harçlıkları, uçak biletleri ve konaklama gibi masraflar organizatör tarafından karşılanırdı.
Tribünlerde yer bulmak imkansızdı. Turnuva tam bir şenlik havasında geçerdi.
O tarihlerde yabancı oyuncuların bizim tenisçilerimize karşı ezici bir üstünlükleri vardı. Çok az sayıda tenisçimiz bir üst tura çıkabilirdi.
1990'lı yılların başında profesyonel tenisçiler birliği ATP, TED OPEN'ı Challenger serisine dahil etti.
Djokovic, mükemmel müdafaa tenisini hücum tenisine dönüştürebilen en iyi isim.
Servis karşılama vuruşlarında en az hata yapan oyuncu.
Ama şampiyonluk maçında 17 servis kırma avantajının üçünü lehine çevirebildi.
Üstelik Djokovic, finale gelene kadar kortta sadece 9 saate yakın tenis oynadı.
Çok çalıştı, fiziksel anlamda kendini geliştirdi.
İlk 10’a girdi.
Senenin ilk Grand Slam’i olan Avustralya, onun dönüm noktasıydı.
Turnuvanın 1. turunda Japon Misaki Doi, Kerber’e karşı maç sayısı attı, topu süzülerek çok az farkla out’a çıktı.
Teniste birçok ilklere imza atarak uluslar arası alanda Türkiye’yi adeta bir spor elçisi olarak tanıttı. Dünya sıralamasında ilk yetmiş tenisçi arasına girdi, en son Rio’da devşirme olmayan bir sporcu olarak ülkemizi temsil etti.
Dün de ilk defa Amerika Açık Grand Slam’in ana tablosunun ikinci turuna çıktı. Çağla’nın dünkü rakibi dünya 16 numarası Çek Cumhuriyeti’nden Petra Kvitova idi.
Kvitova kadın tenisinde bir dev. Çağla, Kvitova’nın açılı ve süratli toplarını erken karşılayıp defansa düşmemek ve solak tenisçiye hâkimiyeti vermemek için uğraştı ve ilk seti tie break’e kadar götürdü.
Rafael Nadal sakatlıklar zincirine bu sefer dizlerindeki yıpranmayı eklediğinden Wimbledon’dan çekildi. Eski günlerine döneceği şüpheli.
En iyi servis karşılama vuruşlarına sahip olan bir numara Novak Djokovic, 3. turda beklenmedik şekilde çim sahada ilk kez karşılaştığı ABD’li Sam Querrey’e yenildi.
Querrey, bu maçta servisleriyle 31 ace (direk puan) attı. En iyi tekniğe sahip olan Roger Federer, çeyrek finalde Marin Cilic’i 2 set gerideyken ve maç sayısını çevirerek mükemmel bir performans sergileyerek eledi.
Yarı finalde Federer’in rakibi Raonic’ti. Maç öncesi herkes Federer, bu maçı da kazanır ve 8. kez Wimbledon şampiyonu unvanını bile alır diye düşünürken, çeyrek finaldeki maçın tersi oldu.
Maçları zar zor kazanan Dünya 1 numarası, kortta oyunundan memnun olmadığını vücut dilliye her fırsatta yansıttı. Servisleri eskisi kadar etkili değildi. Üstelik Serena en son Avustralya Açık finalinde Kerber’e yenilmişti. Bu şampiyonluk yenilgisi Serena’yı olumsuz etkilemişti.
MUGURUZA’NIN ÜSTÜN PERFORMANSI
Dünkü şampiyonluk maçındaki Serena’nın rakibi yine kararlı ve motivasyonu yüksek henüz 22 yaşındaki İspanyol Muguruza idi. Muguruza toprak kortta etkili ve agresif oynayan güçlü servis atan ayrıca iyi bir çift oyuncusu olduğundan file önüne çıkmaktan çekinmeyen 1 numara olabilecek kapasitede. Muguruza ayrıca iki sene önce sürpriz yaparak Serena’yı aynı turnuvada 2. turda yenmişti. Serena’nın anlaşılmayan ruh hali, kendine olan güvenin turnuva boyunca azalması ve Muguruza’nın üstün performansı Serena Williams’ın ikinci setteki gayretlerine rağmen yetmedi. Serena böylece bu sene ikinci kez Grand Slam finalini kaybetmiş oldu.