ÖTV’ye YAMA değil KÖKTEN değişim gerek

GEÇTİĞİMİZ hafta Meclis’e sevk edilen “Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı” ile yakın zamanda otomotivde farklı bir Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) döneminin başlayacağı anlaşılıyor.

Haberin Devamı

 

Zaten dün Maliye Bakanı Naci Ağbal da CNN Türk’te Hakan Çelik’in soruları üzerine bunun altını net olarak çizdi. Bu düzenleme ile Bakanlar Kuruluna yetki verildiğini kaydeden Ağbal, “Biz bu tasarı ile vergi oranlarını fiyat aralıklarına göre farklılaştırabilme yetkisi alıyoruz. Bu aslında bugüne has bir konu değil. Uzun zamandır hep burada bir vergi adaleti beklentisi vardı, biz onu karşılamaya çalışıyoruz. Yani 50 bin liralık bir araçla 150 bin liralık bir araç motor silindir hacmi aynı diye aynı oranda vergilendirilmeli midir? Vergilendirilmemelidir. Daha farklı oranlarda vergilendirilmesi lazım. Biz burada özellikle şuna dikkat edeceğiz. Düşük fiyat segmentlerinde vergi oranının daha düşük olması lazım. Burada bunun teknik çalışmaları yapılıp kararı öyle verilecek” açıklamasını yaptı. Bakan Ağbal bir tarih vermedi ama belli ki sektörle yapılan görüşmelerden sonra 2017 yılında yeni bir ÖTV sistemi bizi bekliyor olacak.

 

Haberin Devamı

Peki otomotiv sektörünü ve tüketicileri neler bekliyor. Bu konuda herkes şaşkın ve henüz kimse ne olacağını bilmiyor. Sadece tahminler ve iddialar var. Bu tasarının 1.6 litre ve altında motor hacmine sahip modellerle satışlarında patlama yaşayan lüks markalara yönelik bir operasyon olduğu belirtiliyor. Yani hükümet bir başka ifadeyle lüks araç satışlarını durdurup cari açığı kontrol etmek istiyor. Baktığımızda eğer bu gerçekleşirse bir nevi ÖTV sistemine yama yapılmış olacak.

 

Bugün Türkiye’de 3 lüks Alman marka yılda 90 bin adede yakın lüks otomobil satıyor. Bunların yüzde 90’ından fazlası da 1.6 litre ve altı motor hacmine sahip düşük ÖTV’li modeller. Bu da 82 bin lüks otomobilin düşük vergi ile satıldığını ortaya koyuyor. Bu otomobillerin ortalama fiyatları ise 150 bin TL civarında. Yani alt vergi diliminden yararlanmasına rağmen oldukça yüksek fiyatlar. Bu 3 markanın her biri düşük ÖTV avantajıyla bugün yılda 30 bin adetli rakamlara ulaştı ve ilk 10 marka arasına adını yazdırdı. Sonuçta kişi başına milli geliri 10 bin doların altında bir ülkede bu kadar lüks oto satılmalı mıdır? Bu bir soru. Sonuçta ‘etimiz ne budumuz ne?’ diye düşünebiliriz.

 

Haberin Devamı

Ama şu açıdan da bakmak lazım. Bugün pazarın yüzde 75’i ithal araçlardan oluşuyor. Yani 2015’te satılan 725 bin otomobilin 543 bini ithal. Şimdi 1.6 litre motorlu lüks otolarda ÖTV fiyatı arttığında satışların yüzde 50 düşeceğini düşünelim. Zaten Otomotiv Distribütörleri Derneği (ODD) Genel Koordinatörü Hayri Erce de öyle söylüyor. Yani 3 marka 40 bin otomobil az satacak. Bu toplam 543 bin adedin yüzde 7.3’üne denk geliyor. Bu araçların fiyatlarının 100 bin TL ve üzeri olduğunu düşünürsek toplam satış hacminin de maksimum yüzde 15-20’sini oluşturur. Peki geri kalan 500 bin araç cari açığı yükseltmiyor mu?

 

Ayrıca hesap bu ise elde edilecek toplam verginin de düşeceği göz önüne alınmalıdır. Çünkü bugün silindir hacmi aynı olan 50 bin TL’lik otomobil ile 150 bin TL’lik otomobilin vergi oranı aynı olmamalı derken sanki ikisinin de ÖTV tutarı aynı gibi bir izlenim yaratılıyor. Halbuki bugün birinin ÖTV’si 22 bin 500 TL iken diğerinin ÖTV’si 67 bin 500 TL zaten. Yani matrah farkı zaten otomatik olarak ÖTV’yi değiştiriyor.

 

Haberin Devamı

Şimdi bana göre oturup, sıkı müzakereler sonucu ÖTV’ye yamalı bir sistem yerine yeni bir düzenleme getirilmeli. Yani vergi sistemi kökten değişmeli. Bu noktada matrah (vergisiz aracın çıplak fiyatı) ve emisyonun birlikte arttığı Batı normlarında bir sistem olmalı. Mesela fiyata göre kademe olacaksa, 0-50 bin TL arası otomobiller ilk kademe, ardından 50-75, 75-100, 100 ve üstü olarak bu devam etmeli. Bu noktada yüzde 45’lik en düşük ÖTV oranı da düşürülmeli. Yani lüks otonun vergisini artırırken, ucuz ve çevreci otomobilin de vergisi düşmeli. Bakın o zaman ne kadar adil bir sistem ortaya çıkıyor.

 

BAYİLERE BÜYÜK DARBE OLUR

 

DİĞER bir önemli nokta ise yeni ÖTV oranları sonrası Türkiye’de lüks markaların yüzde 40-50 satış kaybı yaşaması distribütör firmayı bir şekilde etkiler ama asıl bayi ağlarında büyük sıkıntı yaşanır. Çünkü en büyük yatırımı Türkiye genelinde onlar yapıyor. Düşünsenize geleceğe dair yatırım yapan ve yapmakta olan yetkili satıcı ve yetkili servisleri için bu ağır bir darbe olur. İnsanlar yatırım yaparken bunu mevcut uygulamalara bakıp geleceğe güvenerek yapıyor. Hiç bir bayi yatırımlarını yaparken önündeki en az 4-5 yıl boyunca, planına kıyas ile cirosunun yarıya düşebileceğini hesaplamamıştır diye düşünüyorum. 

 

Yazarın Tüm Yazıları