Paylaş
Bu süre zarfında TOBB’un da yüzde 5 hisseyle ortak olduğu ‘Türkiye’nin Otomobil Girişim Grubu’ (TOGG) isimli şirket kuruldu ve 1 Eylül’den itibaren Alman Bosch’tan transfer edilen Gürcan Karakaş CEO olarak göreve başladı. Yani aslında Karakaş’ın kaptanlığında ‘yerli otomobil’ projesinde geçtiğimiz hafta 100 gün tamamlandı. 100. günün önemini Karakaş önce eylül ayında ortaya koyarak, “İlk işimiz 100 günlük önem ve öncelik haritasına yoğunlaşmak olacak” açıklamasını yapmıştı. Daha sonra projeyle ilgili gelişmeleri sorduğumda da açıklamayı görevinde 100. gününe denk gelen 13 Aralık’tan sonra yapacağını söylemişti. Bende 13 Aralık’ta hemen mesaj atarak önce 100. gününü kutladım daha sonra da gelişmeleri sordum. Karakaş çok kibar bir şekilde geri dönerek şunları söyledi: “Projemize desteğinizin tam olduğundan eminim ve hiç şüphe etmedim. Cevabım sizi tatmin etmeyebilir ancak bu tür projelerde ciddi bir küresel yarış olduğu için sizin çok spesifik sorularınızı projemizin rekabetçiliği ve başarısı için henüz cevaplayamıyorum. Ayrıca halka açık hissedarlarımız olması nedeniyle bir süre daha suskunluğumuzu anlayışla karşılamanız, bizim için şu aşamada verilebilecek en kıymetli destektir. Ama inanın ki tüm ekip tam gaz projemiz için çalışıyoruz. TAYSAD’tan sonra bu hafta da bir diğer paydaşımız olan Otomotiv Sanayi Derneği’ni (OSD) ziyaret ettim. Orada da benzer bir sunum yaptım. OSD’nin değerli başkan ve yönetim kuruluna ‘fikri mülkiyet hakları ülkemize ait olan, küresel rekabet gücüne sahip bir marka için yola çıktığımızı ve mobilite ekosistemi oluşturma hedefimizi’ anlattım. Desteklerinin güçlü olduğunu gördüm. Sizin de içinde olduğunuz Türk otomotiv basınının birikimini çok önemsiyoruz ve bunun için bir buluşma ve fikir alışverişini de planlıyoruz.“
TAYSAD Başkanı Alper Kanca’ya olduğu gibi OSD Başkanı Haydar Yenigün’e de Karakaş’la yaptıkları görüşme sonrası izlenimlerini sordum. Yenigün, “Gayet güzel bir sunum yaptı. İşi bilen birisi. ‘Hayırlı olsun’ dedik ve başarılar diledik. Kendisine her türlü desteği vereceğimizi de aktardık” yorumunu yaptı. Sonuçta edindiğim izlenimler sonrası Karakaş ve ekibinin doğru yolda ilerlediğini görüyor, yeni nesil (elektrik/otonom) bir araç olacağı için projeyle ilgili detay vermek istememesini de anlıyorum. Ama yaşanan ekonomik dalgalanma sonrası Karakaş ve ekibinin yeterli finansal kaynağı bulup bulamayacağı çok tartışılıyor. Proje teknik olarak çok iyi gitse de eğer para bulunamazsa ki en az 3 milyar dolardan bahsediyoruz, o zaman işleri zor. Umarım 5 babayiğit finansman konusunda çözüm yolu bulmuştur.
21 YIL SONRA YENİ YATIRIM GELECEK Mİ?
ALMAN Volkswagen Grubu, 16 Kasım’da 2022 yılından itibaren Almanya’daki tüm fabrikalarında elektrikli araç üretileceğini, bu doğrultuda VW Passat Ailesi’nin ise 2023 yılından itibaren Skoda’nın Çek Cumhuriyeti’ndeki Kvasiny fabrikasında Superb ve Kodiaq ile birlikte üretileceğini açıkladı. Aynı fabrikada üretilen Skoda Karoq ve Seat Ateca’nın ise 2023 yılından itibaren grubun çoklu üretim yapan yeni bir fabrikasında üretileceği açıklandı; bu fabrika için Doğu Avrupa’da yeni lokasyonlara bakıldığı ifade edildi. Bu resmi açıklamanın ardından uluslararası basında Doğu Avrupa’da kurulacak yeni fabrikaya ilişkin aday ülkeler arasında Türkiye’nin de olduğu iddia edildi. Hatta Türkiye’nin Bulgaristan, Romanya ve Macaristan ile yarıştığı yazıldı. Geçen hafta ise Alman Automobilwoche isimli haber sitesi Volkswagen’e yakın kaynaklara dayanarak, “VW yatırımı Türkiye’ye yapacak. Çünkü Türkiye gerek iş gücü, gerek know-how, gerekse gelişmiş tedarik sanayi açısından öne çıkıyor” iddiasında bulundu. Gerek Volkswagen gerekse Skoda ve Seat’ın Türkiye’deki tüm üst düzey yöneticilerin bu karardan henüz haberi yok. Onları bırakın Otomotiv Sanayi Derneği’nin (OSD) de haberi yok. Alman sitesi tedarik sanayinden bahsedince hemen TAYSAD Başkanı Alper Kanca’ya sordum, cevabı şöyle oldu: “Evet, bu konuda Alman basınında yayınlar var. Resmi bir açıklama henüz yok ama ciddi çalışmalar var. Bugün bir Alman medya kuruluşu da beni aradı ve bu konuyu sordu. Yani proje kesin, Türkiye ise favori. Umarım Almanya’daki Türkiye algısı ve bazı Türkiye karşıtları taş koymaz. Böyle bir yatırımın getireceği istihdam ve diğer artılar ülkemize yönelik tıkanan yabancı yatırım hevesinin önünü açacağı kesin.” Ben de Kanca ile aynı görüşteyim, umarım 21 yıl sonra (1997’de Honda ve Toyota fabrikaları üretime geçti) Türkiye’ye yeni bir markanın fabrika yatırımı gelir. Ama şu an resmi açıklamayı beklemekten başka çaremiz yok.
Paylaş