ORTAYA çıkma fikrinden, geliştirilme sürecine, üretim maliyetlerinden, üretileceği fabrikaya kadar 2 yıldır gündemden hiç düşmeyen dünyanın en ucuz otomobili Tata Nano, 2 bin 40 dolarlık fiyatıyla sonunda Hindistan’da satışa sunuldu.
Otomotiv dünyasında artık kendi kendine giden otomobillerin geliştirildiği bir ortamda, böylesine eski teknolojiye sahip bir otomobilin yarattığı etkinin en önemli sebeplerinden biri kuşkusuz küresel kriz. Krizde otomotiv sektörünün yeniden şekillenmesiyle birlikte ucuz araçlara olan talepte yaşanan artışla, sadece tüketiciler ve basın değil otomotiv firmaları da Nano’yu mercek altına aldı.
HİNTLİLER DENEK OLACAK
Nano’nun satışa sunulmasıyla birlikte ikinci ve en önemli süreç de başlamış oldu. Artık araç prototip olmaktan çıkıp, yollardaki yerini aldı. Yani tüketiciler artık birebir araçla temas halindeler. Bu da aracın güvenliğinin, kalitesinin, satış sonrasındaki durumunun ve performansının çok daha net anlaşılmasını sağlayacak. Tata da Hindistan’daki yorumlara bağlı olarak araçtaki eksik noktaları çözüp geliştirme sürecine devam edecek. Bu sürecinde yaklaşık 2 yıl süreceği kaydediliyor. Yani Nano’nun Hindistan dışında satılması için bu sürecin aşılması şart. Hintli tüketiciler bu süreçte bir nevi denek olarak kullanılacak.
10 BİN TIL ALTINDA OLACAK
Peki bu noktada araç Türkiye’ye ne zaman gelecek ve fiyatı ne olacak diye düşünebilirsiniz. Çünkü ortada çok fazla spekülasyon var. Doğrusunu da bu işin yetkililerinden başkası bilemez herhalde. Türkiye’de İsotlar Grubu’nun distribütörlüğündeki Tata’nın Marka Direktörü Cengiz Tiryakioğlu, geçtiğimiz yıl Hindistan’a yaptığımız ziyaret sırasında söylediklerini tekrarladı: "Nano’yu 2010 yılı ortasında Türkiye’ye getirmek için uğraşıyoruz. Hindistan’dan sonra dünyada ilk olarak Türkiye’de satışa sunulabilir. Fiyatı konusunda ise net bir şey söyleyemem ama 8 ila 10 bin TL civarında olması için çalışacağız. Çalışacağız diyorum çünkü henüz daha bu konuda masaya oturmadık. Ama 10 bin TL’nin üzerinde olmayacağını net olarak söyleyebilirim. Olsa zaten biz getirmeyiz. Bizim 13-14 bin TL’ye sattığımız daha büyük ve daha iyi bir aracımız varken, benzer fiyata Nano’yu satmamız tahmin edersiniz ki hiç mantıklı değil."
Tata’nın Pazarlama Müdürü Banu Eresen bu noktada araya girip ekliyor: "Nano’yla Tata markasının Türkiye’ye parayla yapılamayacak tanıtımı yapıldı. Bu da showroomlarımızdaki trafiği önemli ölçüde artırdı. Nano haberlerinden sonra showrooma gelip aracı soruyorlar, biz de hemen, "Nano 2010’da gelecek ama elimizde 13 bin TL’ye daha iyi bir modelimiz var" diyerek satış yapıyoruz" diye konuştu.
4 KİŞİYİZ 4 NANO İSTİYORUZ
Cengiz Tiryakioğlu, Türkiye’deki Nano talebine ilişkin ise şu ilginç örnekleri verdi: "Nano’yla ilgili hala günde en az 15-20 adet talep telefonu alıyoruz. Geçtiğimiz günlerde biri aradı, 4 kişilik bir aile olduklarını ve 4 Nano istediklerini söyledi. Başka ilginç bir talep ise Trabzon bayimizden geldi. Bizi aradı gelecek ilk Nano’lardan 300 adet istediğini söyledi. Arkasından ekledi; "Paranın yarısını hemen ödeyeyim gelince geri kalanın da hemen peşin olarak veririm.’ Tiryakioğlu’na bu noktada "Nano’yu şu an Türkiye’ye satma şansınız olsa kaç adet satardınız diye sorduğumda cevabı: "En az 10 bin adet rahat satardık" oluyor. Nano daha gelmeden çok büyük bir beklenti yarattı, gelince ne olur inanın merak ediyorum.
Çürük dişler temizlenmesse otomotive artık destek hayal
OTOMOTİV sektöründe ÖTV indirimi sonrasında oluşan spekülatif gelişmeler ve istismarlar geçtiğimiz hafta Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan’ı patlama noktasına getirdi. TAYSAD Genel Kurulu’nda, sektör temsilcilerine hitaben sert konuşan Çağlayan’ın söylediklerinin net tercümesi ’Ayağınızı denk alın yoksa bir daha hükümetten hiç bir destek göremezsiniz’ oldu. Yani hükümetin ÖTV indirimi sonrasında fiyatların zamlanması, araç bulunamasası konularında gelen şikayetlere ve istismarlara yönelik tavrını çok net bir şekilde ortaya koydu. Bu noktada yapılması gereken şey çok açık. 1500 bayinin ve 50’ye yakın markanın arasında ÖTV indirimini istismar edip, fırsatçılık yaratan bazı kendini bilmezler hemen tespit edilip uyarılması gerekiyor. Aksi takdirde, krizin devam ettiği bir süreçte, ÖTV indiriminin sona ermesinden sonra bu sektör ağzıyla kuş tutsa hükümetten başka bir destek göremeyecek. Bu konuda kuşkusuz sadece bayi ve distribütörler arasında değil basında da çürük dişler temizlenmeli.