Paylaş
Geçtiğimiz hafta otomobil fiyatlarını yüzde 3 ila 7 arasında indiren ÖTV matrahlarındaki (vergisiz çıplak fiyat) artırımın sektöre moral dışında bir etkisi olmayınca, bu ay satışların 25 bin ila 30 bin adetler arasında olması bekleniyor. Bu da pazarın geçtiğimiz yıla göre yüzde 60’ın üzerinde daralması demek... Türkiye’de otomotiv pazarının eylülde 30 bin adedin altına sadece 1994-95 ve 2001-02 yıllarındaki kriz dönemlerinde gerilediği düşünülürse, sektöre ilişkin acil ek önlemlerin alınması gerekliliği de ortaya çıkıyor.
Sonuçta bugün iç pazardaki daralma sadece distribütörleri ve yetkili satıcıları (ithalatçılar) değil Tofaş, Oyak Renault ve Ford Otosan gibi en büyük üreticileri de etkilemiş durumda. Tofaş, KAP’a ekim ayında üretime 9 gün ara vereceği açıklamasını yaparken, Oyak Renault ise belirli vardiyalarda geçici üretim azaltmalarına gitmeye başladı. Ford Otosan ise iç pazardaki daralma nedeniyle üretim planlarını piyasa şartlarına göre revize etmeye hazırlanıyor. Yani işler sanayi cephesinde de pek parlak değil.
Satışlardaki daralmanın otomotiv ana sanayini de etkilemesi, doğrudan gözleri yan sanayiye yani tedarikçilere çevirmiş durumda. Çünkü tedarikçilerde yaşanacak olası bir iflasın tüm sektörü geri dönülemeyecek yola sokacağından endişe ediliyor. Bu noktada mikrofonu tam 404 üyesi olan Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca’ya uzattım. Kanca, üyelerinin yarıdan fazlasının ihracat odaklı çalıştığını belirterek, “İç pazara mal tedarik eden üyelerimizin ise büyük kısmı yatırımlarını tamamladığı için çok büyük sorun yaşamıyor. Sadece yüzde 5 ila 10’luk bir kesim var ki, onlar yatırımlarını yeni yaptığı ve ağırlıkta olarak iç pazarda üretimi azaltan ana sanayiyle çalıştıkları için çok zor durumdalar. Dövizle kredi alıp yatırım yaptıkları ve ana sanayide çarkların yavaşlamasından dolayı köşeye sıkıştılar” yorumunu yapıyor.
Sonuçta bugün otomotiv fabrikalarının ve tedarikçilerin en büyük şansı Avrupa’da işlerin iyi gidiyor olması. Hatırlayın 2008’deki küresel krizde hem içerde satışlar düşmüş hem Avrupa’da pazar daraldığı için ihracat ciddi hasar görmüştü. Şimdi en azından ihracat da artış var. Ama bu kez sıkıntı finansmanda ve yurtdışındaki hammadde üreticilerinin kotayı ve ödeme vadelerini azaltmasında yatıyor. İşte bu kritik süreçte Alper Kanca’nın şu söyledikleri çok önemli:
“15 yıldır dövizi bol bulduk ve işlerimiz tıkır tıkır yürüdü. Alıştığımız bir hayat vardı. Makineler alındı, işletmeler büyüdü, her şey yolundaydı. Üyelerimiz iyi büyüdü. Kolay kredi alıyorduk. Ama bir anda bankalar krediyi kestiler. Hiç kimsenin kredisini yenilemiyorlar. Yurtdışındaki tedarikçiler de Türkiye’ye ayırdıkları kotaları düşürüp, ödeme vadelerini kısaltılar. Eskiden ödemeleri 2-3 ay içinde yaparken şimdi 15 günde ödememizi istiyorlar. Bunlar iyi giden sistemi bozacak şeyler. Yani ihracat açısından işlerimiz büyürken, ödemelerde sorun yaşamaya başladık. Bankalar kredi vermeyince sıkıntılar çıkmaya başladı. Hükümet en azından KDV alacaklarımızı vermeli veya bu alacaklar karşılığında bir bona çıkartmalı ki biz de bunu teminat olarak gösterelim. Veya Eximbank bize teminat konusunda destek olmalı. İyi giden çarkı döndürmemiz gerek.
Bu konuda geçtiğimiz günlerde Otomotiv Sanayi Derneği (OSD) ile yaptığımız toplantıda Oyak Renault’un Genel Müdürü Antoine Aoun, 2008 küresel krizinden örnek verdi. Aoun, o dönemde Fransa’da tedarikçilerin çok zor durumda kalması nedeniyle hükümetinin, Merkez Bankası’na talimat verdiğini batmakta olan şirketleri kurtarmak için bir fon kurulduğunu söyledi. Fransa’daki bu fonun ismi ‘Control Tower’ yani ‘Kontrol Kulesi’ olmuş ve zordaki firmalara destek olarak büyük bir iflas dalgasından dönülmüş.”
Kanca’nın söylediklerini çok önemsedim. Sonuçta işlerin iyi gittiğini düşündüğümüz bir alanda yaşanan kaynak sıkıntısı tüm ekonomiyi derinden etkileyebilir. Tedarikçiler tüm ekonominin atar damarı, buraya pansuman yapılmazsa kan kaybından ölürüz. Dolayısıyla Kanca’nın açıklamalarından yola çıkılarak Fransız tarzı bir fonla kaynak sıkıntısı çeken tedarikçileri ayakta tutmak lazım. Çünkü ağırlıklı olarak ihracat yapan bu kesim ekonomiyi ayakta tutacak.
ÜRETİMDE İÇ PAZAR REVİZYONU BAŞLADI
TOFAŞ’ın iç pazardaki daralmadan dolayı ekim ayında üretime 9 gün araca verecek olması sonrası diğer büyük otomotiv fabrikaları hakkında da iddialar ortaya atıldı. Oyak Renault, üretim azaltacağına ilişkin iddiaları kısmen yalanlarken, Ford Otosan’ın durumunu ise Genel Müdür Haydar Yenigün’e sordum. Yenigün, iç pazardaki daralmayı ihracatla aşmaya gayret ettiklerini belirterek, “Ama üretim planlarında revizyon yaptık. İçinden geçtiğimiz dönem otomotiv sektörü açısından çok zor bir dönem. Bu dönemi çok hassas ve dikkatle yönetmeye gayret ediyoruz. Eylül ayın senin de yazdığın gibi 25-30 bin adetler arasında oluşursa durumu cidden yeniden değerlendirmek gerekecek. İşçi çıkarttığımız iddiaları doğru değil. Bu dönem sadece sözleşmeli çalışanların sözleşmelerini uzatmıyoruz” yorumunu yaptı. Söylenecek pek söz yok, ticari araç satışlarındaki daralma otomobilden daha fazla. Yenigün için de üretimde azaltma dışında çözümler sınırlı. Dua edelim de iç pazar ekim ayından itibaren yeni önlemlerle birlikte yeniden yukarı yönlü hareket etmeye başlasın.
ZOR DÖNEMDE MORAL FESTİVALİ
SEKTÖRÜN en büyüklerinden biri olmasına rağmen bu yıla kadar tepkisini yüksek sesle dile getirmekten itinayla kaçınan Intercity’nin patronu Vural Ak, ne zaman ki mayıs başında, “5-6 şirket havlu atma noktasında”uyarısını yaptı, büyük eleştiri bombardımanına tutuldu. Ama ne kadar doğru tespitler yaptığı çok geçmeden belli oldu. Yüksek döviz borcuna sahip araç kiralama şirketleri hakkında art arda ‘iflas’ haberleri gelmeye başladı. ‘Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar’ misali mayıs ayında Vural Ak’ın açıklamalarını gazetelere taşıyan biz gazeteciler bile eleştirilerden nasibimizi aldık. Halbuki işler bu noktaya gelmeden önlemler alınabilseydi sektör bu kadar zor durumda kalmayabilirdi.Gelinen noktada ise Vural Ak, bir taraftan Japon Mitsubishi’ye sattığı hisselerini geri alıp diğer taraftan yeni sponsorluklara imza atarak kamuoyuna iyi yönetilen güçlü kiralama şirketlerin ayakta kalabildiği mesajını veriyor. Ak bununla da kalmayıp her şeye rağmen zor durumdaki otomotiv sektörüne moral vermek için geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Park’ta ‘V Weekend’ ismiyle önemli bir festival bile düzenledi ki yağmur, fırtına bile onu bu yolundan alıkoyamadı.
Paylaş