Ben de olsam ‘Çağdaş’ bir transfer yapardım

GEÇTİĞİMİZ hafta Türk otomotiv sektörünün en çok konuştuğu gelişme kuşkusuz Renault Mais’teki değişim oldu.

Haberin Devamı

‘Çağdaş bir dönem mi?’ başlığıyla ilk ipuçlarını verdiğim daha sonra gün içinde ilk olarak hurriyet.com.tr’de açıkladığım bu değişimle yıllarca Doğuş Otomotiv’te Mali İşler Direktörü (CFO) olarak görev yapan Berk Çağdaş, İbrahim Aybar’ın yerine Renault Mais’in yeni Genel Müdürü oldu. 16 yıldır Renault Mais Genel Müdürü olarak görev yapan İbrahim Aybar’ın ise Renault Mais ve Oyak Renault’un da bağlı olduğu Otomotiv Grup Başkanı olması bekleniyor. Oyak Çimento ve Otomotiv Grubu Başkanı Celal Çağlar’ın 1 Eylül itibariyle görevinden ayrılmasının ardından, Oyak’ın çimento ve otomotivi iki gruba ayırdığı Aybar’ı da otomotivin başına getirdiği gelen haberler arasında. Çimento Grubu’nun başına kimin geçeceği ise önümüzdeki günlerde belli olacak.

KRİTİK MADDE

Haberin Devamı

Buraya kadar her şey normal bir transfer gibi gözüküyor. Ama işte esas tartışma burda yaşanıyor. Sektör yetkilileri Doğuş Otomotiv’in yani Volkswagen’in her türlü finansal bilgisine sahip bir ismin nasıl en büyük rakibinin başına geçebildiğine şaşırmış durumda. Çünkü şu anda Renault’un yeni genel müdürü, Volkswagen’in mali yapısını ve stratejilerini çok iyi bilen bir kişi. Merkezden alınan destekler, finansman ve kampanya modellerindeki şartlar ve imkanlar, kur uygulamaları gibi... Normal şartlarda Doğuş Grubu’nun Berk Çağdaş’la yollarını ayırırken, en azından belirli bir süre rakip markada çalışmaması gibi kritik bir madde koyması gerektiği belirtiliyor. Böyle bir sınırlama Doğuş tarafından getirilmediği için 3 ay geçmeden Berk Çağdaş rahatlıkla Renault’ya transfer olabildi. Ben de Oyak Genel Müdürü olsam, en büyük rakibimden böyle bir transferi önümde bir engel yoksa hemen yapardım. Doğuş Grubu şimdi kara kara düşünüyor mudur bilemem ama sektörün konuştuklarını aktarmak beni görevim.

EKONOMİYİ SIRTLIYOR AMA SONUCU...

“OTOMOTİV sanayi, ağustos ayında yüzde 23’lük artışla gerçekleştirdiği 1 milyar 680 milyon dolar dış satım ile tarihinin en yüksek ağustos ayı ihracatına ulaştı. Aynı zamanda sektör açısından tatil dönemi olması nedeniyle daha önceki yıllarda aylık bazda ihracat liderliğinden indiği ağustos ayını bu yıl ilk kez lider sektör olarak kapattı. Ağustosta iki rekor kırıldı.” Bu sözler Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Orhan Sabuncu’ya ait. Hep söylüyorum, otomotiv sektörü olmasa bu yıl Türk ekonomisinin hali içler acısı olurdu. Tatil dönemi olmasına rağmen ihracat otomotivle yükseliyor, büyüme otomotivden besleniyor, istihdam otomotiv sayesinde düşmüyor, tüketim otomobil satışlarındaki artışla yükseliyor. Yatırım desen en büyüklerini otomotiv yapıyor, toplanan vergi desen en büyüğü otomotivden geliyor. Cari açığı otomotiv kapatıyor. Bunları niye söylüyorum, tüm bunlara rağmen hükümet bugün en çok otomotiv sektörüne yükleniyor. ÖTV’nin üzerinden KDV alıyor. (Verginin vergisi) Eski araçları trafikten çekmiyor. Kriz anlarında, cari açığın büyüdüğü dönemlerde artırdığı otomotiv vergileri, işler normale döndüğünde nedense bir türlü geri alınmıyor hep yükseldiğiyle kalıyor. Bugün Türkiye’de en düşük otomobil vergisi ÖTV+KDV ile birlikte yüzde 71’i buluyor. Yani yurtdışında yaklaşık 100 TL olan bir araca biz 171 TL’ye biniyoruz. Lüks otomobillerde bu oran yüzde 200’lere yaklaşıyor. Şaka gibi ama gerçek. Türkiye ekonomisinin lokomotifi olan otomotiv sektörü, inanın en ufak bir vergi indirimiyle etkisini 2 kat artıracaktır. Otomotiv patronları, yöneticileri ve yetkilileri ellerindeki bu gücü kullanarak, hükümete taleplerini hızlı bir şekilde iletip, karşılığını almalı. Bugün işte o gün.

Yazarın Tüm Yazıları