Paylaş
Özellikle son yıllarda satışa sunulan lüks sınıftaki araçların neredeyse tamamı yarı otonom özelliklere sahip bir şekilde yollardaki yerini şimdiden alırken, tam otonoma geçiş öncesi orta sınıftaki araçların da bu özelliklerle piyasaya sunulması bekleniyor. Tesla gibi yeni nesil otomotiv markaları ile birlikte Google, Apple gibi teknoloji devlerinin de bu konuda kafa patlattığı düşünülürse gelecekte sürücüsüz otomobiller, pazardaki rekabeti belirleyecek gibi gözüküyor. Bir diğer açıdan bakarsak, kendi kendine giden otomobilleri üretmek için yaşanan yarış önümüzdeki yıllarda çok büyük şirket evliliklerini ve satın almaları da gündeme getirecek.
Uluslararası danışmanlık şirketi Boston Consulting’in yaptığı bir hesaplamaya göre 2035 yılında otonom araç sektörünün büyüklüğünün 77 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Kendi teknolojisine sahip firmaların bu pazarda çok büyük kârlara ulaşacağı da belirtiliyor. Bu yüzden bu teknolojiye sahip olmanın en kolay ve hızlı yolu satın almaktan geçiyor.
Sürücüsüz otomobiller konusundaki anlaşmalar iki kategoriye ayrılıyor. Büyük teknoloji devleri kurulu tedarikçileri almak için milyar dolarlar harcarken, otomobil üreticileri ve tedarikçiler ise erken aşamadaki startup şirketlerini alma yolunu tercih ediyor. Yani büyük şirketler şu an için daha büyük oynuyor ve bu pazarı kimseye kaptırmamak için uğraşıyor gibi. Otomobil üreticileri ise Silikon Vadisi’ndeki küçük girişimleri bünyesine katarak ilerleme yolunu seçmiş durumda. Sonuç olarak şu çok net, gelecekte otomotiv sektörünü otonom araçlar ve bu konuda başarılı olan şirketler şekillendirecek. Halen ‘Milli otomobil’in tartışıldığı Türkiye’de de bence bu konuda çalışmalar yapılıp, devlet tarafından desteklenmeli. Çünkü yeni başlayan bir yarışta başarı şansımız daha yüksek olacaktır. O yüzden bırakalım vergi artışını, hurda teşvikini bir an önce sektör olarak bu konuda neler yapabileceğimize veya nasıl bir destek alabileceğimize kafa yoralım.
HOLLYWOOD’UN ENDİŞESİ DE AYNI
23 Ekim’de ‘Ya sürücüsüz otoları korsanlar kaçırırsa!’ başlığıyla bir yazı yazmıştım. Hatırlamayanlar için o günlerde bilgisayar korsanları evimizde internete bağlı ne cihaz varsa ona ulaşmayı başarmış, bu durum dünya çapında büyük ses getirmişti. Ben de buzdolabına bile sızan siber korsanların otomobile saldırmamasını beklemenin gülünç olacağını belirterek şunları dile getirmiştim; “Benim asıl merak ettiğim otonom yani sürücüsüz araçların hayatımıza tam anlamıyla girdikten sonra ne olacağı? Çünkü internet ve teknoloji kullanımı bu araçlarda en üst seviyeye çıkacak. Hatta önümüzdeki dönemde sürücüsüz otomobillerde kullanılacak 5G gibi bağlantılar siber korsanlar için bulunmaz fırsat yaratacak. Düşünün araç kendi kendine giderken siz arkada uyuyorsunuz, korsanlar araca sızıp sizi istediği yere istediği şekilde götürebilir.”
İşte benzer endişeleri duymuş olmalılar ki şu an gösterimdeki ‘Hızlı ve Öfkeli’ filminde bu konuya geniş bir şekilde yer vermişler. Filmde bir siber korsanı canlandıran Charlize Theron, New York’ta internete bağlı araçları ele geçirerek, kendi kendine giden araçlardan bir ordu yaratıyor. Bu araçlar sürü halinde uzaktan kumandayla ilerlerken, binaların tepelerinden caddelere filan uçuyorlar. Yani aslında Hollywood’un ve dolayısıyla ABD’nin de benzer endişeleri taşıdığı, bu sebeple bunu uyarı olarak algılamak gerektiğini düşünüyorum.
Paylaş